Ana içeriğe atla

BİR TEK GÜNDE YAŞADIKLARIMIZ-1








    Ölümle biter yok olursunuz.Cisminizin,var oluşunuzun yeryüzünden tamamen ortadan kalkışıyla yakın akrabalarınızdan bir nesilin sizleri hayallerinde yaşayacak ve yaşatılacak temsil veya timsalsiniz.Onlarında yok oluşuyla hayallerde,anmalarda biter,esameniz bile kalmaz.Yaptıklarınızla,bıraktığınız kalıcı bir eser veya icatla anılmanız,bilinmeniz muteber olur.Hak hukuk özgürlüklerin yerdeki karıncayı bile kapsam alanına alacağı CUMHURİYET gibi bir değeri ülkemize armağan eden Büyük kurtarıcımız Kemal Atatürk'ü örnek verebileceğimiz gibi,elektrik ampülünü bulan Thomas Edison veya bir çok mucitler hiç ölmeyen,ilelebet yaşayanlar arasında olabilir ve asla unutulmazsınız.Ben çocukken insanlar öldüklerinde ve ölenin kabire götürülüp gömülme safhaları başlayıp bir derin toprak çukur içine konulup küreklerle  üzerine topraklar atılıp örtülerek gömüldüklerinde toprakların altında nasıl hareket edecek nasıl nefes alacak nerelere dönecek veya dönebilecekmi korkularını çeker çok üzülürdüm üzülmeyi geçin bunalırdım.Konya/Bozkır'da Kayacık köyümde ufacık bir çocuktum bu düşünceleri taşırken.Büyüklerimiz ölüye baktırmaz mezarlıklara biz çocukların korkarsınız diye gitmelerimizi istemezlerdi.Merak işte engellenildiğimiz için bakma isteği artar ne yapar eder biz çocuklar gizlice insanın son yolculuğuna uğurlanıp defin edildiği bu yerlere bir fırsatını bulur ve korkularla bu defin olayını izlerdik.Yaşadığımız günler kıtlıklar zamanı değil havaların nerelerde kaç derecelerde olacaklarını bildirir cep telefonları var elimizde.Yollara çıkmadan o yolların kapalı olmalarından bile şu yol güzergahı ne durumda,müsaitmi müsait değilmi diye google dan yazdığınız zaman bilgileri alabiliyor bu bilgiler dahilinde ama yollara çıkıyor ama çıkmıyorsunuz.Benim gibi tiyniyet ve inat yapılar ise bilgileri göre göre inatlarını ve iddiacılıklarını sürdürüp hava şartları elvermese bile nasıl küçükken çocuklara ölüye bakmak yasaklanıpta çocukların gizliden korkacaklarını bile bile gidip meftaya baktıkları yasağına uymadıkları gibi bende karlı kış gününde hava şartları müsait olmamasına rağmen Anamur'dan yollara düştüm.25/Ocak-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...