Ana içeriğe atla

YEŞİLIRMAK


 O geçip giden hayatımın gerilerinde kalan çocukluğumdaki kar yağışlarını özlüyorum.Şimdilerde çok değerlerin yok olduğu gibi iklimlerde yok olup değişiklikleremi uğramakta?.Gidişatlar öyle gösteriyor.Ne yazıkki üzülerek belirteyim,evet iklimler değişikliğe uğradığını yaşadıkça görmekteyiz.Neden?.Ağaçları tahammül edemeyerek kesip yok eden,yeşil alanları maden sahalarına çeviren zihniyetler yüzünden.Yazlar aşırı kavurucu sıcaklarla,kışlar ise bir tek damlacık düşmemecesine yağışsız ve kurak geçmekte.Bu tür iklim değişiklikleri kuraklığın,susuzluğun,sefaletin ve yokluğun başladığının ayak sesleridir.Bozkır/Konya'da geçip giden o çocukluk yıllarımdaki kar yağışlarını hatıralarımda yaşatır,yadeder ve unutmam.Karlar günlerce yağar,cemreler düşesiye kadar yağan karlar erimez,toprağı yorgan gibi örterek altındaki her türden ekilmiş tohumları korumaya alırdı.Cemre düşüşlerinin bitimleriyle karlar erimeye başlar,dağlardan,tepelerden sular şırıl şırıl çağıldayarak koyaklara akmaya başlar,toprak  tamamen ıslanır,ıslanan toprağın böğründen çiğdem çiçeklerinden tutunda rüzgarların sürükleyip getirdiği her türden tohum hayat bulur yaşama dönüşür ve doğa yemyeşil olarak baharla birlikte hayat bulurdu.Baharın bu gelişi sadece insanlarda değil tümden tekmil canlılarda yeni bir hareketin ve eylemin hazırlıkların başlaması olurdu.Üzülerek belirtiyorum Konya'da ekilen tüm tarlalar yağışsızlık yüzünden hububat olma özelliğini yitirip heba olma durumuna gelmiştir.Bu çok korkunç ve kötü bir olay.Gezegende geçen yıllarla birlikte dengesiz yağışlar,yağışlarla oluşan sel felaketleri suların çekilmeye başlayıp gezegenin kuraklığa dönüşeceğinin alarm vermesi,bizlere doğanın bir uyarımısı?.Bunu bilemiyorum ama bu zaman diliminde yaşayan bir fert olarak daha evvel yukarıda mevzuu ettiğim yağışları ve kışları gören biri olduğumdan çok kısa bir evrede gezegenin iklim değişikliğine uğramasına çok üzülenlerden birisiyim.Adlarını bilip sularla doluluğunu coğrafya kitaplarından duyduğumuz asırlardır var olan nehirlerimiz kurumaya yüz tutmuş.Geçenlerde televizyon haberlerinde bir görsele tanık oldum.Yeşilırmak nehrimizin suları çekilmiş,vatandaş suların çekilmesiyle nehir içinde oksjenleride azalan balıkları toplamak için nehre hücum ediyor.Onları güvenlik güçleri zehirlenmiş olabilirler diye uyarıyor ve bu balık yağmasını önlemeye çalışıyordu.Yeşilırmağı bu şekilde televizyondan görmek üzücü ve içler acısı bir sahne.11/Ocak-2023 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...