Ana içeriğe atla

İSTANBUL HATIRASI-5


Beklentilerimde öyle bir zamanların bir gün gelecek muhakkak diyeceğim şaşaalı,lüks içerisinde geçebilmesini istediğim ham hayallerim yok.Emeği bilen bir insan olarak,insana,insanca yaşamaya,hakka,adalete inanırım.Herkeslere saygı gösterir itibar ederim.Bu İstanbul gezimde insanlar yollarda,sokaklarda,vapurlarda,metrolardaki raylı sistemin üzerindeki ulaşım araçlarında.Kimileri ayakta kimileri oturmuşlar ama dinlenik görünen çok az.Yorgun görünüyo
rlar uyuklamalıklar.Bu halleriyle önlerindeki işlerine yahutta bir umuttur deyip Anadolu'dan koşturup geldiler iş aramaya gidecekler belkide benim gibi gezme düşüncelerindeler.Esasında yüz ifadelerinden ne için geldikleri anlaşılabiliyor.Bir noktaya bakan düşünceli olanlar belliki gelecek arıyorlar bu halleride yüz ifadelerinde yazarcasına belirgin bir şekilde ortaya çıkmakta.Yorgun olmayıp yüz ifadelerinde mutlu görünenler gelecek korkusu çekmeyenler.Belliki gezmek tozmak yada akrabalarını ziyaret için gelmişler.Ellerinde valizler olanlar,çocuklarını sarmış sarmalamış kucaklarında tutanlar var.Bu mevsim hareket yoğunluğunun en azı olmasına rağmen yinede bana göre çok kalabalık.Fevzi Kaynar yaz mevsiminde insanların buralarda ite kaka yürüdüklerini belirtti.Bu hat 26 km.Karşıya Rumeli Yakasına raylı sistemle geçmek için Ayrılık Çeşmesinde iniliyor,ayrılık çeşmesinden tekrar yer altına inerekten oradan Marmaray dedikleri denizin altındaki tünel demiryolu geçitine gidilerek bu demirler üzerinde uçup giden trene tekrar binilip karşıya geçiliyor.Teknoloji insanı ister istemez şaşırtıyor ve ürkütüyor.Kadıköy'e indiğimizde ora bura savrulup giden insan kalabalığının arasına karışıp bizlerde rastgele bir yürüyüş akımı başlattık.Sembolik Kadıköy Boğası heykelinin önünde resimler çekindik.Ora bura yürüyen kalabalığın yanısıra birde pizzacı oldukları belli olan motosikletlilerde kaldırım,yol,geçit ne varsa kullanaraktan pizza siparişlerine pizzalarını yetiştirme uğraşında olan moto kuryeler sık rastladıklarımız arasında.Hafiften yağmur ciselesede bir miktar sayıdaki kalabalık göz eriminden hiç eksilmeden caddelerde,bu caddelerin sokaklarında yürüyüş halindeler.Kitapçıları,giyim mağazalarını gezdik,cafelerin önlerinden geçtik.En son eve dönmeye karar vermiş aşağıya deniz kenarına doğru yönelmiş ayaklarımız bizi o istikamete sürüklerken bir vapur iskelesinin cafesine girip denizi rahatça seyredebileceğimiz bir masada yorgunluk gidermek için boş bir masa bulup sıcak saleplerimizi yudumlarken Haydarpaşa Garının o muhteşem tarihi dış görünümünü seyrediyorduk.
8/Şubat-2019 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...