Ana içeriğe atla

FARMA TUR'la 2019 DOĞU KARADENİZ GEZİMİZ 6


Cennet yurdumun her köşesi attığınız her adımlla,gördüğünüz bir m2.lik yerle,karanfil koyusu renklerde heyecanlar duyacağınız kadar güzel.Sinop'umuzun İnceburun mevkiinde yer alan fiyortları Koy'un tepelerinden seyrine doyamazsınız.Koyun etrafındaki çevrili gerek doğa ve gerekse ağaçlar yeşilin en güzel görselini size sunar.Bu doyumsuz güzelliklere göz zevkiyle bakarken kendinizi bu güzelliklere veriveresiniz tutar.Ya deniz...?İşte burada içinizden bir çılgınlık geçebilir.O bulunduğunuz tepelereden masmavi atlas güzelliğe kendinizi koşar adımlarla bırakıveresiniz tutar..Herkesler çocukluklarında kafalarından uç hayaller geçirmişlerdir.Benim uç hayalimde beni bir geminin alıp bir yerlere götürmesi düşünceleri olmuştur.İşte çocukluğumda kurduğum hayallerimdeki geminin beni getireceği yer burasıymış.Buraları gördükten sonra bu düşüncelere kanı geldim.Tur kafilesine katılan arkadaşlarımız hem tur rehberimiz Hasan Eröğüt
'ün bizlere bilgiler veren anlatımlarını dinlerlerken bir yandan da fiyortlarla görünecekleri pozları vererek cep telefonlarından resimler alıyorlar.Buralardan,göz zevkinize hitap eden bu manzaralardan ayrılasınız gelmiyor ama zaman size belirli bir süreden fazla fırsat vermeyecek kadar insafsız.Fiyort kelimesi bize mahsus verilen bir ad değil.Bu fiyortlar birde Kuzey'de çok daha Kuzey'de Norveç'te de olduğundan onların bu ismi vermeleri ile bizde de fiyort olarak isim bulup bu şekilde kalmış.Esasında buzulların zaman içerisinde dar kayalıkları hasarlara uğratarak denizin kenarlarındaki kayaların diplerine doğru oluşmuş bir tabiat olayı.Burasıda Turizm Bakanlığımız tarafından milli park olarak korumaya alınmıştır.Koyun ismi Hamsolos olarak bilinsede zaman içinde Karadeniz halkımız tarafından Hamsilos olarak değer görüp bu şekilde söylenmeye başlanmış ve bu verilen isim tutmuşturda..Ülkemiz insan yapılarında Karadeniz kıyılarında çok fazla insan manzaraları görmemle değişmeler olduğunun farkına vardım.Bazı bazı insanlar çadırlarıyla,motosikletlerden tutunda bisikletlere kadar ulaşım araçlarıyla yeme içme düşüncelerini bir taraflara bırakıp kendilerine göre gıda ihtiyaçlarını bütçelerine göre ayarlayıp,bu güzellikler içerisinde günlerce kalarak tabiatla doğayla gürültülerden,patırtılardan,streslerden ırak özgür yaşamlarını sürdürüyorlar.Bu cesur insanlara imrenmemek elde değil.Buralarda ve bilhssa hamsolosta ciğerleriniz yeni doğmuş kuzu ciğeri olacak gibi bol oksijen soluyarak kendini yenileyip sağlığına kavuşmakta ama siz iki dakika geçmeden sigara denilen illetin teslimiyetine girecekseniz diyecek lafım yok.Ayrılmak istemediğimiz bu doyumsuz güzellikteki koydan da tuvalet ihtiyaçlarımızı görüp tur otobüsümüze binerek Samsun'a doğru yol alırken Hamsolos Koy'unun büyüleyici güzelliğinin etkisindeydik.20/Şubat-2020 Şerafettin Sorkun/İstanbul'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...