Çivi çakmak yarar olsun tuttursun bir arızayı perçinlesin diye,orak olup ekmek ihtiyaçlarını temin edebilecek imkanlara neden olup ekinleri biçmek,döğenlere taş olup sapları samana çevirip öğütmek,bakraçlar misali sularla dolup işe yaramak,kandil olup ışımak yani sözün özü bir baltaya sap olmak.Öyle demiş atalar yıllar yılı nesiller boyu devam eder hayatlarında zorlu mücadelelerle süren uğraşlarında,gelecekleri,teminatları olan çocuklarına.Yaş alındığında "Ocağımızın Ateşi sönmesin,söndürme evlat" demişler veya dememişlerse geçip bir köşeye oturdukları zaman"Atadan kalan ve benim ona bıraktığım mirası o da çocuklarına taşır" düşüncelerini taşımışlar sonrada doğanın gereği ölüm onları alıp götürürken "Artık gözüm arkada kalmayacak" inançlarıyla göçüp gitmişler yaşamlarından.Anamur Akdenize bakan yemyeşil dağları tepeleri ve 1 cm2.lik bile ekili,dikili yerleri kalmayan topraklarıyla çok güzel bir coğrafya.Yağışları çok olur,çok olan bu yağışlarla gürüldeyen sularıda bol olur.Su;ota,nebatata,her türden bitkiye yaşayan tümden tekmil canlıya hayat verir.Yağışların çok olması,Akdeniz iklim yapısıylada neredeyse taş ekseniz yetişir bu topraklarda.Yazlıkçıları vardır mevsiminde gelir geçerler ve işleri gereği geldikleri yerlere mevsim bitince dönerler ve dönerlerkende kafalarında "Emekli olunca muhakkak bu kentte dönmemek üzere kalacağım" düşüncelerini taşıyarak giderken pişmanlıklar duyarlar.Ülkemizin 500-600 bin ton muz ihtiyacının neredeyse 200 bin tondan fazlasını bu şirin ilçemiz karşılar.Güvencedir etrafını saran,sarmalayan Toros dağları,yemyeşil çam ormanlarına bakarken içiniz yeşerir.Yukarılarda;aşırı sıcaklarda serinleyecek yaylaları vardır,büklüm büklüm yollarından çıkılarak gidilen.Bu muhteşem güzellikler içinde insanların kendilerine yön çizdikleri uğraşları ve günümüz yaşam koşullarında doğal olabilecek yiyccekleri temin etmek için çalışmaları,bu çalışmalara çabaları olur.Bunlardan biriside zeytindir.Zeytin diker yazlıkçılar yerli halktan gördükleri gibi.Oturup sahip oldukları evlerin bahçe duvarı kenarlarına yada kendi paylarına düşen site içerisindeki toprak mıntıkalara.Zeytin hem gölgedir deniz çıkışı dinlentilerinde,hemde toplanır vakti geldimi damak zevkleri olur sabah kahvaltılarındaki sofralarında.Pazarlardan;çıkılır temin edilir sebzedir,meyvedir,mevsimine göre her türden yiyecekler.İş,güç,meslek,kariyer,hayatı yaşadıkça ona buna muhtaçlar olmadan sürdürme,sofranı kurabilecek ve içinde barınıp yatabilecek bir damın.Bütün bunlar gerekli olan şeyler yaşantılarımızda.İnsan nüfusu arttıkça paranın güç olarak bağlandığı,kader birliğine zorladığı insan topluluklarında kolay yoldan para denen metalikaya ulaşma düşünceleri taşıyan insan yapılarıda çoğalmıştır.Ne yazıkki yiyecek maddeleride zorunlu tüketim olduğundan ve hacmi çok geniş kapsamlı oluşu bazı insanları bu tüketim maddelerinin sağlığa zararı düşünülmeksizin para ön plana alınıp, başkalarının sağlıkları hiçe sayılarak,sağlıksız doğal olmayan ürünleri piyasaya sürmelerine neden olmuştur.Amaç burada sadece para kazanmaktır.Artan insan nüfusu,siyasetçilerin halka üretecek bir şeylerininde olmaması,kişilerin nasıl ne şekilde bende ayakta durabilir,kolay yoldan,fazla risk taşımadan nasıl para kazanabilirim düşüncelerini taşımalara neden olmuş,çoğu kişi bu yollara yönlenerek kişi sağlığını hiçe sayarak ticaret erbabı sifatlarıyla para kazanır olmuşlardır.Artan insan nüfusunu karşılayabilecek etinden sütünden yararlanabilecek hayvan sayısıda bu nüfusa orantılı olmalıdır.Kapitalizm her bir şeyin kontrolsüz ve düzensiz çark dönüşünün gerekçesidir.
Gece yatıp,kalkışlarım yani sabah uyanışlarım ezan saatleri falan olur.Bu bende her ne kadar belirli bir şartlanmışlıkla uyanış şekli değil.Minarelerdeki imamlar arapça Türkçesi"Namaza gelin" olan minarelerdeki apörlölerden car sesleri yaparlar.Bu seslerin çağırıkları değil beni uyandıranlar.Sabah sporlarını yıllardır alışkanlık halinde muayyen bu saatlerde sürekli yapmam,yapmazsam eksiklik hissedeceğim ve kafama takılıp duracak zannıyla uyandıktan sonra evin bir odasında uyguladığım kültür fizik hareketlerinden sonra tekrar yorganın altına yatağa girip uzansamda,artık yeni bir uyku moduna geçmem zorlaşır.İş bitmiş bir kere uyanmışım artık.Evet Uyanmışlığımla yazma,kitap okuma,dünden kalan tamamlanmamış eksik bir iş varsa onlarıda görüp,tamamlama yada televizyonda geceden izleyemediğim tartışma ve spor proğramlarına takılma öteden beri yaptığım değişmez tipik alışkanlıklarımdandır.Bu saatlerde bu gün spordan sonra yazma modumdayım.Dışarıdan kuş sesleri gelmiyor.Kuşluk vakti olmasına rağmen kuşlar sessiz,yakınlardaki kümeslerden horoz ötüğü sesleride kesik.Ara ara bizim buraya yıllar önceden inşaat zamanından beri türeyen ve burasını mekan seçen baykuş neslinin devam ettirici büyümüş buraya sahiplenmiş çocuklarının kendilerine has ötüşleri var.Onların karanlıkta bir av yakalamak için nerede pusuda olduklarını görmüyorum.Kulaklarıma gu,gu,gu diye çıkardıkları sesler geliyor.Bir baykuştan nasıl tüm geceye hakim bir ses çıkabilir!!Ürkütücü ve bir o kadarda etkileyici.Gece yolculuğunu tamamlamak üzere karanlık örtüsünü,yorganını topluyor,nöbetini gündüze devredecek.Kuş uyanışlarıyla hayat başlar.Hayret bu gün kuşlardan tık yok.Bu mevsim zeytin zamanı.Zeytinler yağ çıkarılacak konuma geldiler.Sofralarda yenecek yada yağ çıkarılacaksa ağaçlardan toplanılması ve bu işlemlerin yapılması gerek.Daha evvel muz,muzdan evvel naranciye ürünleri bu bölgede yetiştiricilik açısından ağır bastığından zeytini yağa dönüştürme işlemleri teknolijiden ırak ilkel şartlarda yapılıyor veya topanılan zeytinler Anamur dışındaki zeytinyağı çıkarma işlemleri yapan fabrikalara götürülerek oralarda yağlara dönüştürülüyordu.Bir tesisin kuruluş maliyeti 3 milyon dolarları aşmaktadır buna kurulacak alanın arsa fiyatı dahil değildir.Ayrıca bürokratik engeller ve zorluklarıda vardır.Anamur'un Kızılaliler ve Çarıklar köylerine kurulan zeytin işleme tesisleri Anamur'un yerli üretici halkına hitabı kadar dışarıdan gelen yazlıkçıların evlerinin önlerine daha evvel diktikleri bir kaç zeytin ağaçlarından zeytin toplayarak yağa çevirtmek isteyen bu kesim insanların ihtiyaçlarınada yarar olmuştur.Vatandaş kendi zeytinlerini toplayıp,tarttırarak,ne kadar olduğunu belirleyip,zeytinlerini ister bir başka kişiylede ama birleştirip ama birleştirmeden tesislere götürüp,kaç kilo toplamışsa,ne kadar yağ çıkacağı hesaplanıp,anında işlem görülüp yağa çevrilerek,fabrikadan kendisine verilmesi,vatandaşa kolaylık sağlamış ve zeytine ilgiyi artırmıştır.Ne olduğu,nasıl yapıldığı belli olmayan yağlardan ziyade,gözünün önünde vatandaşın yağının çekilerek kendisine getirdiği boş damacana şişelere veya belirli bir ücret karşılığı tesis sahibinin verdiği 5-10 kğ.lık tenekelere doldurulup teslim edilmesi,zeytinyağının sağlıklı arı,duru,halis zeytinyağı olduğunun güvencesi olmuştur.Kızılaliler köyündeki zeytinyağı fabrikasının sahiplerini internetteki araştırmalarımla ilk açıldığı sene google dan buldum.Nar Zeytinyağı Tesisleri reklamıyla ilteşim numaralarınında olduğu telefon numarasını aramamla Nevzat Nar'la görüştüm.Kendimi tanıtıp,amacımı anlattım.Nevzat Nar ihtiyacıma hizmet edecek her tür faaliyetleri yaptıklarını belirtti.Kendi zeytinimizden yağ çıkartılabileceği gibi 1 yıl boyunca mutfağımızda yemeklerimizde,salatalarımızda kullanacağımız yağıda temin ettiklerini belirtti.Telefon konuşmamız üzerine Nevzat Nar'la tanışmak için motosikletime binerek Kızılaliler Köyünün yolunu tuttum..Kıvrım yollardan motosikletle çıkarak tepelerden sonra fabrikanın yol kenarlarına asılı levhalarını takip ederek fabrikaya vardığımda oradaki kişilere Nevzat Nar'ı sordum,gösterdiler.Ona doğru yöneldim,kendimi tanıttım. Karaşın güler yüzlü sempatik bir çocuk.Nevzat Nar bana tesisi gezdirdi.Mersin Antalya karayolunun altında kalan bir tepenin boşluk bulunan düz yeri galiba sormadım ama tahmini söylüyorum kendi arsaları olsa gerek.Burası uygun olmayan yapısı dozerlerle düzeltilerek amaca uygun hale dönüştürülüp,kurulmuş bir tesis.Tesisin alt tarafında daha çukur bir yerde,işlenen yağa dönüştürülen zeytinlerin posalarının bulunduğu havuzlar var.Geziyoruz etrafı ve makinaları inceliyoruz.Ara ara galiba muhasebe işleri için büroya dönüştürülmüş bir odadan bir genç kız çıkıyor,vatandaşların getirdikleri zeytinlerin kantarda tartılan kısmına gidiyor,makinalara geliyor makinalarda ayarlar yapıyor gözlerim ona ilişiyor.Bunlardan sonra büro şeklini alan odaya geri giriyor.Nevzat Nar Kardeşim Pınar" diye onun geliş gidişlerinde bize yakın olduğu bir esneda onunla beni tanıştırdı.Şirin güldüğü zaman yüzünde güneş yansıması gibi ılım ve sıcaklık hasıl eder pozitivizm yayan bir genç kız.Nar soy isme Pınar yakışır diye Anne ve Baba bilerek,düşünerek karara varılarak verilmiş bir isim olduğu düşüncelerini taşımaktayım.Abi kardeş birlikte çalışıyor,bütün bu işleri ikisi üstlenerek bu zor göreve soyunmuşlar.Geçmiş senelerde yani fabrikanın ilk üretime başladığı o yıllarda tanıdım Nar ailesini.Ortada baba Lütfü Nar ve Anne Mürevvet Nar yok.Zeytinyağının bu şekil sofralara getirilişleri bizi zeytin ve zeytinyağı ürünleri temininde marketten,bakkaldan,çakkaldan uzaklaştırdı.Artık zeytiyağı menşeesinden fabrikadan gözümüzün önünde zeytinlerin modern preslerden ezilerek şişelere dolduruşlarıyla temin ediliyor,kahvaltılarda tükettiğimiz,pazarlarda,dallarından toplanıp tezgahlarda önümüze sergilenen zeytinlerden görüp beğenerek alınıp,ama salamura ama yeşil zeytinler olarak kurularak tüketilmekte,kendi el emeklerimiz olduğu içinde keyifle,iştahla yenmektedir.Anamur'luya ve biz yazlıkçılara Nar Zeytinyağı Üretim Tesisleri zeytin ve zeytinyağı açısından bir güvence,sanki bir eksikliğin tamamlayıcılığı gibi bir gereksinme oldu.Zaman içinde yani senelerin geçmesiyle Nevzat Nar fabrikada gözüme ilişmez oldu.Nevzat Nar'dan sonra gelişerimde tanıştığım anne Mürevvet Nar görevi kızı Pınar Nar ile üstlenmiş vaziyetteydi.Nevzat Nar' ı sormalarımda "İşi var başka yerde" densede bu sene Nevzat Nar'ın fabrikayı bırakıp,eşinin yani gelinleri Güzin hn.mın Anamur toki konutları bölgesindeki eczanesinde,işlerin çokluğundan ona yardımcı olduğu söylendi.Mürevvet Nar hanıma Nevzat'ın eşinden için"Gördünmü Mürevvet Hn.elin kızı oğlunu elinden aldı" dedim."Olsun Şerafettin Bey biz gelinimizi seviyoruz" diye kendisine çok yakışan tebessümle şakama karşılık verdi.Pınar Nar babası Lütfü Nar'la bu seneki zeytinyağı ihtiyacımızda fabrikaya uğradığımda beni tanıştırdı.3 güzel insan sezonun açılmasıyla gece demeden,gündüz demeden,cumartesi,pazar tatil yapmadan Anamur'un zeytinyağı ihtiyaçlarını görmek,karşılamak için elemanlarıyla çalışma seferberliği başlatmışlar,hizmet veriyorlar.Kendilerini tebrikler ediyor,bol kazançlar ve başarılarının devamını diliyorum.Yolunuz düşer zeytinin yağa dönüşümünü görmek isterseniz uğrayın bu güzel,çalışkan insanları tanıyın.Sizin ihtiyacınız olsun olmasın ilgilenecek ve ikramlarda bulunacaklardır.25/Ekim-2022 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Yorumlar
Yorum Gönder