2022 senesi Mayıs ayı.Bu ay'ın her günü güzel,her gününde domur domur,domuran güzelliklerin sunulduğu tabiat manzaraları gözlerimize dışarılarda yansımakta ve içimize şüphesiz yaşama şevkleri ve enerjileri katmaktadır.Dışarılara çıkma,tepelere yürüme,kırlarda sonsuzluğa adımlama gereklilikleri hissetmekte ve arzulamaktayım.Meram'da hemen hemen her bahçenin kenarında duvarlardan sarkmış iğde ağaçları var.Sarı çiçekleri açmış ve o insanı mest eden baygın kokularını etrafa ve bizlere cömertce yayıyorlar.Onlara yaklaşıp adım atmalarımı duraklatıp bir süre bu güzel kokuları defalarca ağacın dallarını eğip burnuma yakıştırarak derin derin soluyor bundan tarifsiz bir zevk alarak ohh diyerek içime çekiyorum.Sadece ben değil küçük sarı çiçekler üzerine konmuş bal özleri toplayan arılarda var.Onları görebiliyor vızıltı çıkaran sevinç seslerini duydukça bu musikiyi andırır sesleriyle keyifleniyorum.Kaldırımlardan sonra inşaatlar yapılmamış,evlere dönüşmemiş bazı arsalar var.Arsalar,bu çıplak toprak parçaları yağışların meydana getirdiği ıslaklıklarla bezek bezek otlarla çevrilmiş.Bu yürümelerimde bu arsalarda görüyorumki ev yapılmayan bina inşa edilmeyen topraklarına rüzgarların değişik yörelerden uçurarak getirip serpiştirip attığı tohumardan yağışlarla yeşerip otlar meydana gelmiş.Yürürken otların kıpırdamaları,sallanmaları beni sallantıya tıkırdayan yöne itti.Ayak seslerimi duyan bir kaplumbağanın durmuş otlar arasında gitmek gitmemek arasında karar veremediği korku ve telaşlı bakışlarını otlardan biraz yukarı kalkan başını görünce otların kıpırdanış sebebini anladım. Kaplumbağayı ürkütmemek telaşa sokmamak için adımlarımı geri atıp oradan ayrıldım.Bizim olduğunu sandığımız dünya da,sadece bize ait olduğunu düşündüğümüz gezegende yaşamlarını sürdüren bir sürü canlı yaşamakta.Onlarında sulara,besin kaynaklarına ihtiyaçları var.İnsan akıllı varlık gezegende bu dengeyi kurmalı ama insanın yapacak o kadar çok işleri varki o kadar çok.Bu çok işleriyle uğraşmaktan dolayı denge ve istikrar kurmalara sıra gelmiyor.İnsanın düşüncelerinde sömürü var.Kapitalizm insanları sömürüye iter.Buna en iyi örneklerden birini şöyle verebiliriz."Eğerki kapitalist bir ağacın gölgesini satamıyorsa o ağacı keser".Bu kapitalizm için çok güzel bir örnektir.Kapitalistler sadece ve sadece sömürüyü,kendi geleceklerini ve rahatlarını düşünürler.Bunun içinde ülkelerin düzenlerini bozup gerekirse toplu katliamlar bile yapabilirler.Dişlerinin çarklarına aldıkları insan kitlelerini acımasızca yok edip çark dişlilerinin arasında tamamen yok olmalarına neden olabilirler.Dünya daki savaşların çıkma sebepleride bunlardan biridir.Kapitalist ülkeler sırf silah ve mühimmatlar satabilme gayeleriyle ülkeler arasında akibetleri korkunç olacak,beşeriyetin yok bulacağı savaşlar bile çıkarabilirler.Güne el ayak uyanmadan sabah başlamak ve sabah yaşamak,güneşin ilk ışıklarını görmek ve musikileri andırır kuş cıvıltılarını duyarak uyanmak.Bana göre böyle yaşanmalı ve bunlar olmalı,olması gerekenler.Ben bunları yapıyorum ve kendimi bildim bileli sürdürmeye çalıştığım alışkanlıklarımdan biri.Kuşlar yavaş yavaş bu aylarda yumurtadan çıkardıkları yavrularını besleyip büyüttüler ve artık uçurtmaya,uçuş dersleri vermeye başlayacaklar.En büyük korkuları da bahçelerde,ağaçlıklarda her tür takibe alındıkları kediler.Doğanın acıması olmayan döngüsü ve kanunu böyle işliyor.İkiside yavrularını beslemek için beslenmeleri gerek.Bunu birisi başka birinin yaşamına son vererek yapıyor.Keşke böyle olmasaydı.Topraklara bir tek atılan tohum onlarca başaklara dönüşüp parçalanan başaklarla çoğaltılıp,doğan,çoğalan,üreyen,kalabalıklaşan nüfuslara yetecek besinlere dönüşüyor.Ben köy çocuğuyum.Tarımla hayvancılıkla uğraşan atalarımdan harman zamanlarını,çift,çubuk,ekim ve dikimleri görerek öğrendim.Ben bunları biliyorum.Bilinmeli,sizlerde bilmeli,onlarda bilmeli ve hepimiz bilmeli,bilmeyenlerimiz bilenlerimizden öğrenmeli,öğrendiklerimizle üretmeliyiz.Kapitalizmin çarklarının arasına yutamayacağı,ezemeyeceği,parçalayamayacağı demir küsükler koyup,kullandığı piyonlarıda yok edip,aydınlık geleceklere çocukarımızla,kadınlarımızla,kızlarımızla yürümeliyiz.Yol uzunmu?Hele bir yerinden kalk,kalk ve yürü.Bizler çok uzun yolları tepe tepe,çarıklarla yürüye yürüye geldik.Kalk hele,hele bir kalk,oturma yapacak,yapılacak çok işlerimiz var.03/Haziran-2022 Sorkun/Konya'dan
2022 senesi Mayıs ayı.Bu ay'ın her günü güzel,her gününde domur domur,domuran güzelliklerin sunulduğu tabiat manzaraları gözlerimize dışarılarda yansımakta ve içimize şüphesiz yaşama şevkleri ve enerjileri katmaktadır.Dışarılara çıkma,tepelere yürüme,kırlarda sonsuzluğa adımlama gereklilikleri hissetmekte ve arzulamaktayım.Meram'da hemen hemen her bahçenin kenarında duvarlardan sarkmış iğde ağaçları var.Sarı çiçekleri açmış ve o insanı mest eden baygın kokularını etrafa ve bizlere cömertce yayıyorlar.Onlara yaklaşıp adım atmalarımı duraklatıp bir süre bu güzel kokuları defalarca ağacın dallarını eğip burnuma yakıştırarak derin derin soluyor bundan tarifsiz bir zevk alarak ohh diyerek içime çekiyorum.Sadece ben değil küçük sarı çiçekler üzerine konmuş bal özleri toplayan arılarda var.Onları görebiliyor vızıltı çıkaran sevinç seslerini duydukça bu musikiyi andırır sesleriyle keyifleniyorum.Kaldırımlardan sonra inşaatlar yapılmamış,evlere dönüşmemiş bazı arsalar var.Arsalar,bu çıplak toprak parçaları yağışların meydana getirdiği ıslaklıklarla bezek bezek otlarla çevrilmiş.Bu yürümelerimde bu arsalarda görüyorumki ev yapılmayan bina inşa edilmeyen topraklarına rüzgarların değişik yörelerden uçurarak getirip serpiştirip attığı tohumardan yağışlarla yeşerip otlar meydana gelmiş.Yürürken otların kıpırdamaları,sallanmaları beni sallantıya tıkırdayan yöne itti.Ayak seslerimi duyan bir kaplumbağanın durmuş otlar arasında gitmek gitmemek arasında karar veremediği korku ve telaşlı bakışlarını otlardan biraz yukarı kalkan başını görünce otların kıpırdanış sebebini anladım. Kaplumbağayı ürkütmemek telaşa sokmamak için adımlarımı geri atıp oradan ayrıldım.Bizim olduğunu sandığımız dünya da,sadece bize ait olduğunu düşündüğümüz gezegende yaşamlarını sürdüren bir sürü canlı yaşamakta.Onlarında sulara,besin kaynaklarına ihtiyaçları var.İnsan akıllı varlık gezegende bu dengeyi kurmalı ama insanın yapacak o kadar çok işleri varki o kadar çok.Bu çok işleriyle uğraşmaktan dolayı denge ve istikrar kurmalara sıra gelmiyor.İnsanın düşüncelerinde sömürü var.Kapitalizm insanları sömürüye iter.Buna en iyi örneklerden birini şöyle verebiliriz."Eğerki kapitalist bir ağacın gölgesini satamıyorsa o ağacı keser".Bu kapitalizm için çok güzel bir örnektir.Kapitalistler sadece ve sadece sömürüyü,kendi geleceklerini ve rahatlarını düşünürler.Bunun içinde ülkelerin düzenlerini bozup gerekirse toplu katliamlar bile yapabilirler.Dişlerinin çarklarına aldıkları insan kitlelerini acımasızca yok edip çark dişlilerinin arasında tamamen yok olmalarına neden olabilirler.Dünya daki savaşların çıkma sebepleride bunlardan biridir.Kapitalist ülkeler sırf silah ve mühimmatlar satabilme gayeleriyle ülkeler arasında akibetleri korkunç olacak,beşeriyetin yok bulacağı savaşlar bile çıkarabilirler.Güne el ayak uyanmadan sabah başlamak ve sabah yaşamak,güneşin ilk ışıklarını görmek ve musikileri andırır kuş cıvıltılarını duyarak uyanmak.Bana göre böyle yaşanmalı ve bunlar olmalı,olması gerekenler.Ben bunları yapıyorum ve kendimi bildim bileli sürdürmeye çalıştığım alışkanlıklarımdan biri.Kuşlar yavaş yavaş bu aylarda yumurtadan çıkardıkları yavrularını besleyip büyüttüler ve artık uçurtmaya,uçuş dersleri vermeye başlayacaklar.En büyük korkuları da bahçelerde,ağaçlıklarda her tür takibe alındıkları kediler.Doğanın acıması olmayan döngüsü ve kanunu böyle işliyor.İkiside yavrularını beslemek için beslenmeleri gerek.Bunu birisi başka birinin yaşamına son vererek yapıyor.Keşke böyle olmasaydı.Topraklara bir tek atılan tohum onlarca başaklara dönüşüp parçalanan başaklarla çoğaltılıp,doğan,çoğalan,üreyen,kalabalıklaşan nüfuslara yetecek besinlere dönüşüyor.Ben köy çocuğuyum.Tarımla hayvancılıkla uğraşan atalarımdan harman zamanlarını,çift,çubuk,ekim ve dikimleri görerek öğrendim.Ben bunları biliyorum.Bilinmeli,sizlerde bilmeli,onlarda bilmeli ve hepimiz bilmeli,bilmeyenlerimiz bilenlerimizden öğrenmeli,öğrendiklerimizle üretmeliyiz.Kapitalizmin çarklarının arasına yutamayacağı,ezemeyeceği,parçalayamayacağı demir küsükler koyup,kullandığı piyonlarıda yok edip,aydınlık geleceklere çocukarımızla,kadınlarımızla,kızlarımızla yürümeliyiz.Yol uzunmu?Hele bir yerinden kalk,kalk ve yürü.Bizler çok uzun yolları tepe tepe,çarıklarla yürüye yürüye geldik.Kalk hele,hele bir kalk,oturma yapacak,yapılacak çok işlerimiz var.03/Haziran-2022 Sorkun/Konya'dan
Yorumlar
Yorum Gönder