Ana içeriğe atla

DAĞ GÖLLERİ

         Dağların gölleri yani dağlara ait su birikimleri olurmu?olmazmı dağların ara boşluklarındaki düzlüklerde ve tepelerindeki bazı koyaklarındaki biriken sular dağ gölleridir.O muhteşem görünümler sergileyen koca dağlarda her türden canlı hayat sürdürür ve bu kadar çok hayat sürdüren canlı için yaşam alanları vardır.Karlar yağar dağların yüksekliklerine,gelip geçen mevsimlerle ılımanlıklar ve yağmurlar dağların tepelerine düşen bu karları eritip sulara döndürerek,suların aşağılara gürül gürül akmalarına neden olur.Akan bu sular dağlarda ara geçerler olmazda bir birlerine ulamalı sıra sıra dizili ve çevriliyse  koyaklarda çoğalan su birikimleri dağ gölleridirler.Billur gibi olur dağ gölleri,kıyılarında her türden bitki ve canlı hayat bulur.Ülkemizde dağ gölleri çoktur ve buralarda gezmelere doyum olmaz.Su olunca bir yerde orada tüm mahlukata bir güven ve yaşama şevki gelir.Kuşlar,yılanlar,böcü ve böcek tekmil insanda dahil tüm canlılar,oraları sadece uğrak yerleri değil,yaşam alanları standartlarına çevirirler.Oralarda her türden nebatat ağaç dahil,otluklar,sazlıklar yeşerip canlanmaya başlar.Su varmı?öyleyse yaşamsal faaliyet vardır.

        Hangimiz doğa tutkunu değilizki,dağları,ovaları,gölleri,denizleri,ağaçları,zümrüt yeşili çayırları sevmeyenimiz,bu güzelliklere ilgi duymayanımız varmıdır?Bana göre yoktur.Ufkumuzu görebildiğimiz kırsallarda yürüyüşe çıkarak ayaklarımızı ve gönlümüzü salıvererek azad edip,boşluklara doğru akıp gidivermek düşüncelerini taşımışızdır çoğu çoğu.Bir gün yanlış seçimlerimizle dağların yok edilip,ağaçların sökülüp,denizleri bile plastik artıklarıyla doldurmalarımızla,(doğrudur denizlerde plastik dağları oluştuğu ve bunların su yüzeyinde günden güne dahada fazla büyüyerek,çok büyük tehlikelere dönüşeceği haberlerini medyadan duymaktayız) başımıza büyük felaketler açarak,yaşam alanlarımızı yok edip çölleştirerek,yaşanmaz hallere dönüştüreceğiz.Yanlış seçimlerimiz nelerdir?Sandıklarda oy kullanarak bizleri yönetsinler,refah seviyelerimizi artırsınlar diye oy verdiklerimizdir.Ağaca,ağaçların çoğalarak ormanlar oluşmasına ihtiyaçlar duyar,kuş cıvıltıları ve sesleri duymaları ister,göl kıyılarında gezmeleri arzular ama bunları yok ederek;havaalanları,lüzumsuz yollar ve tüneller,viyadükler,denizler üzerine rantçıların medyalara çıkıp"Dünyanın en büyük en uzun köprüsünü yaptık diye(Çanakkale Köprüsü) araçlarla hiç geçilmeyen,geçilmelere ihtiyaçlar duyulmayacak köprüler,ufuklara erecek büyüklükte beton blokları yaparsak doğanın güzelliklerinden yararlanamaz,hastalıklı insan yapılarına dönüşebiliriz.Sistemin teslim edildiğ kişi ve  kişiler doğa katliamlarını alışkanlıklara dönüştürüp "Sizlere hizmet yapıyoruz" diye kendilerine rant elde ediyorlar ve bunada insan yapıları itirazlar etmiyor,sesler çıkarmayıp pusuyorlar, "Aman bana değmeyen yılan bin yaşasın deyip"  görmezden geliyorlarsa korkaktırlar,onlar kadar alçaktırlar ve haindirler.Siz hiç bir ülkenin en önemli sahip olduğu değerleri olan zeytinlikler kıyım kıyım kıyılırken,ormanlar cayır cayır yakılırken bozuk deyip yangın uçaklarını kaldırmayıp ve halk ne yapacak,nasıl hareket edecek diye bu nabız yoklamalarla yangınları çıkaranların,çıkarlar elde etmelerine sessiz kalan başka bir ülke vatandaşları gördünüzmü?,gördünüzmü birden bire insanlık duyguları varmışcasına "Biz misafirperveriz"deyip milyonlarca ne olduğu belirsiz,atalarımızın bedellerini canlarıyla,kanlarıyla ödeyerek sınırları çizilip meydana getirdiğimiz güzel vatanımızı insanmı diyeyim,teröristmi desem doğru olur?,çapulcularla doldurup geleceğimizi tehlikeler altına sokmasına,demografik yapımızı alak bullak edip,gelecek nesillere kötülükler edercesine bozmasına rağmen,birtek kişinin itiraz gelip "Ne misafiri misafirliğin süresi 3 gündür" dediğini,ayak dirediğini,protestolar ettiğini?.Demezler;Öte taraftaki onlara bahşedileceği düşünülen cennet-i alâ ya şartlanmışlıkları,oraları vatan bilmişlikleri var ve sadece onun mücadelesini yaparlar.

        Hesaplar sorulmuyor,eleştirmiyor,itirazlar etmiyor,yapılan yanlışlıkları görmezden geliyorsan o orada oturur."Halkın oylarıyla geldim ben der".Bunları soracak,itirazlar edecek,hakkı yenildiği zaman sokaklara inip protestolar yapacak vatandaş yapıları değil bizim vatandaşlarımız.Kafalarında ben yiyeyim,ben besleneyim,benim durumum iyi olsun sadece diyen pısırık,birbirlerimizle iddialaşmayı,inatlaşmaları seven bir işe yaramayan sadakalara alışmış kapıkulu hizmetkarlarıyız bizler.

         İçimden devamlı kırsallara doğaya çıkma Dağ Göllerini görme ve oralarda zamanı süresi belli olmayan bitmez anlarda vakit geçirme,duyma,hissetme istek ve ihtiyaçları var.16/Mayıs-2022 Sorkun/Konya'dan

        


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...