Ana içeriğe atla

ALIŞMIŞIM BİR KERE

        Bazı bazı üstesinden gelemediğiniz,sizi zorunluluğa iten,söz verip,gelecek zamanı bilemediğinizden,o saatlerinizden sonraki zamanlarda gelişmeler dolayısıyla,sözünüzü yerine getiremediğiniz buluşma randevularınız yüzünden,karşı tarafa gelemeyişinizi anlatış tarzınız;ya eksiktir,yada karşının size anlayış gösterebileceği nispetlerde olmaz.Aile açısından çok önemli tutulan bir değer ve paylaşım size göre mecburiyetlik gerektirir olsa bile başkası açısından etki görmeyebilir.                                                                                                                                Bir mecburiyetti Kara Memedin(Mehmet),Süreyyanın evinin bulunduğu sokakta dikili kalıp,gece yarılarına kadar ağaç olmuş vaziyette beklemişlikleri.Zamanın adı yoktu günün her hangi bir saati ve anı için,Aksinne Mahalesindeki,o sokakta dikili kalmalarının ve gözlerini bir noktaya dikmiş,Süreyya'nın penceresinden ayırmadan ve tül perdenin arkasında ara ara siuleti beliren Süreyya'dan kendisini görmesi,bakması,beklemeleriyle,içindeki tutkuyu,karşı tarafa,itiraf ve ifşa edercesine bir hareketini görmeyi.Bundan,böyle bir hareketten,kendisine pay çıkaracak,bundan hatırı sayılır gurur duyacak,hazlar alacaktı.Aşk çok önemli bir kavramdır muhakkak.Bedenleri ve yaşamları alt üst edercesine deprem etkisi yaratacak,şiddetdetlere yol açacak,çılgınlıklara,fedakarlıklara,karşılıksız olursa umutsuzluklara ama yinede ufacık umulara,bu umularla süresi belli olmayan bekleyişlere itecek kadar güçlü bir duygu.70 li yıllar;Esengül o yıllarda sesiyle,güzelliğiyle,hele hele "Taht Kurmuşsun Kalbime,Alışmışım  Bir Kere Seni Hergün Görmeye" şarkılarıyla,tüm ülkede dinleyeni ve seveni çok hale gelmiş sanatçı.Şöhret basamaklarını hızla tırmanırken,aynı zamanda,sevda çekenlerinde en fazla rağbet edildiği plakları ve teyp kasetleri,çok satan bir şarkıcıdır.O yıllarda Murat124 arabalar,ülkemizde Sevda Çiçeği dediğimiz,herkeslerin gönlünde sahip olmak istediği,sahip olanların ise arabasına bir teyp ne yapıp edip temin ederek,bir kaç kafasının sardığı arkadaşıyla,arabayla yavaş yavaş sokaklarda pencereler indirilip düşük viteslerle seyir halinde gidilirken,yada arabanın içinde bu mevzu arkadaşlarla,herhangi bir yere park edilerek,park edilen yerde,bu şarkıların kasetlerini dinler ve efkar dağıtılırdı.Mahallemizin ezgin,ezgin olduğu kadar saf ve sıcakkanlı delikanlılarından,Yaban Ördeği de bunlardan biriydi.Yaban Ördeği sanayiide,akşama kadar elinde çekiç,kaza yapmış,kendisine getirilen arabaların kaportalarını yapar,akşam olunca,gecenin hangi saati olursa olsun Aksinne Mahallemizde murat 124 marka üzerine toz kondurmadığı arabasıyla bir yerlere park eder ve kimseleri rahatsız etmeyecek şekilde,geceler boyu,sabah erken kalkılıp işe güce gitmeler düşünülmeden,araba içinde kasetten,şarkılar dinleyerek zaman geçirirdi.Yaban Ördeği Kara Memed ve ben yine böyle bir akşam,Yaban Ördeğinin arabasında karşımızda Süreyya nın evi,biz Arapöldüren Mahallesinin başladığı köşedeki çeşmenin yanındaki söğüt ağacının altında park etmiş vaziyette,hem Esengül'ün şarkılarını dinliyor,hemde ordan burdan laflıyoruz.Kara Memed konuyu Süreyya sına,o tutuk olduğu sevdasına getiriyor.Alışmışım bu sokağa,bu sokağın beni çeken havasına,Süreyya dan gelecek bir işarete diyor.Bu arada Esengül'ün Alışmışım Bir Kere şarkısı teypde müziği ile başayıp,o büyüleyici sesin,gecenin akışına karışarak akıp giderken bizlerde efkarlar yaparcasına etkiler bıraktığı gerçeği var.Süreyya'nın annesi Hacer Hn.o yıllarda Kara Memed'i,bazı bazı ufak tefek ihtiyaçlarında,getir götür işlerinde kullanır.Bakkaldan ekmek vs.alıp gelmeler,tatlı su çeşmesinden su doldurmalar gibi.Memed bu hizmetlerden çok memnun olur,tekrar bir iş buyuracak zannıyla kapıyı pencereyi kolacan ederken Süreyya'yla göz göze gelebilmeyi çok arzular,umular içinde buraların dikili ağacıymışcasına bekler ha,bekler dururdu.Evet Memed alışmışsın diyoruz Yaban Ördeğiyle bakışarak.Bu sokaklar,bu söğüt ağacı,bu mahalle sensiz olmaz,Süreyya da böyle bir sevdayı ömrü billah bulamaz diyoruz.Bulamaz değilmi Şero Abi diyor.Bulamaz Memed diyorum,valla bulamaz.Böyle bir sevdayı,böyle keskin bir seveni Süreyya rüyasında bile bulamaz,sana gönlü var gibi diyorum.Memed uçuyor bu konuşmalarıma.Kara Memedin annesiyle her karşılaşmamızda oğlu Kara Memed'den için "Şero oğlum keloğlan peri padişahının kızına aşık olmuş" diyor.Yani Süreyya ile oğlunu kıyas ediyor."Zararı varmı" diyorum."Olmaz olurmu oğlum,eve girmiyorki" diyor.

      Zamanlar geçiyor Yaban Ördeği yine böyle bir gecede şehirler arası bir yolda arabayla kaza yapıp 5 arkadaşıyla hiç biri sağ kurtulmadan bu Dünya'dan göç edip gidiyor.Süreyya evli 4 çocuklu yuva müdürü'ne koleji bırakıp kaçıyor.Kara Memed günlerce kendine gelemeyip sonra Konya'dan kayboluyor.Bazen yıllar sonra kulağınıza gelen bir müzikle,yaşadığınız bazı hatıralar,aklınıza gelip,buruk,içinizi ezen acılar bırakır.Alışsanızda,kaderiniz yanmak olur.Bilemez,bilemezsiniz,nerden bileceksiniz!!12/Nisan-2022 Şerafettin Sorkun/Konya'dan 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...