Ana içeriğe atla

YOK OLAN DEĞERLER

       Gece yarılarında çakan şimşeklere yağan yağmurların o beni mest eden şırıltılı seslerine uyanıyorum.Esen rüzgarlar yağmurları pencerelerimin camlarına serpiştirip bu vurmalarla köyde kuzular güderken yazıda ıslandığım zamanları yadedediyor eski hatıralarımın gözümde canlanmasına ve bulunduğum odamın içinde geçirdiğim mazinin derinliklerindeki çocukluk yıllarıma yol alıyorum.Kaybettiklerim kazandıklarım,memnun olduklarım memnun olmadıklarım muhasebeleri yapmıyorum geçmiş biten senelerimin içinde ve diyorumki o kırlarda ağaçların altına yatırdığım kuzuların dinlendiği zamanlarda ben Ebemim belime peştamal yapıp sardığı,içine 2 şebit ekmek,keş (Çökelek) topla yumurtalardan oluşan azık çıkınımı çözerek nasıl iştahla yerken belkide o ilk ve son hayatımın en lezzetli ve bir daha o lezzeti hiç bir soframda hayatım boyunca duyamayacağım tat olarak o zamanki yediğim o azığı asla bir daha yaşayamayacak biri olarak bu hayatın,yaşamanın nesine istekli nesinden pişmanlıklı olduğum düşünceleri taşıyabilirim?..Yıllardan sonra kaç kez gittim.Hiç birşeyler bırakmamışlarki.Aynı bu gecede esen yağmurları camlara vurup serpiştiren rüzgarlar oralarda da eserek her şeyleri silip süpürüp yok etmişler.Görebilirmiyimki diye çok sevdiğim şosede aynı çocukluğumda yürür gibi yürüyüp o zamanlar heyecanlarla aha bu yürüdüğüm şoseden bakıp görüp koşarak yol aldığım kır bağlarına baktığım gibi baktım ama yoklardan başka bir şeyler göremedim.Yok o büsbütün bizlerin ömür diye niteleyip zevk alarak köyümüzün en güzel değeri olarak gördüğümüz kır bağları yerlerinden sökülüp yok edilmişler.Aşağı sekiyi yukarı sekiyi gözlerimle taradım o ekenekler bomboş sadece bir toprak görselinde sanki ayaklarım oralara hiç değmemişcesine o bomboş tepeler beni tınmadılar bile ama ben bu beldelerde unutamadığım hiç unutamayacağım çok güzel bir çocukluk yaşadım.31/Ocak-2022 Şerafettin Sorkun Doğduğum Ocak ayı biterken/Anamur'dan    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...