Ana içeriğe atla

MUSTAFA KOZAĞAÇ(Aslan Mustafam)


Öyle bir yerde yaşadımki adı Bozkır,Konya Bozkır.Kış günlerinin har ateşlerin pekmez kazanları kaynatılırken odunlar atılıp çoğaltılmalarıyla yanışları gibi Tanrı'nın cömertliğinin fazla olup,bol bol göklerden yağışlar indirdiği o geçmiş senelerde mevsim kış'sa görebildiğiniz tüm menzil bembeyaz karlarla kaplanır,güz ve bahar yağmurları toprakların suya doyumsuzluklarını,hasretliklerini bilir,sicimler misali yağışlarla her taraflar ıslanırdı.Bozkır'ın bu yağışlarla geçen mevsimlerinde yaşayan biz şanslı çocuklar,evlere girmez yağan yağmursa çelen altlarındaki dumru yerlere siner,karsa tepelerden yatıp yuvarlanmalardan tutunda kaymalara,kar topu oyunlarınıyla alabildiğince özgür bağırıklarımızın yeri göğü inletip sardığı zamanları yaşarken bu anların bitmelerine doyamazdık.O kentte,o yıllarda;kent kültürüne yabancı köyden gelen ve kentin her sokağını öğrenmeye tanımaya,dağlarına,o çok sevdiğim Arıkarası dediğimiz bahçelerinde kaybolmalara alışkın,camız çayırında yemyeşil Allah vergisi çimenlerin üstünde çarşamba çayının suları şırıl şırıl akarken kulaklarıma gelen su seslerinden musuki sesleri duymuşcasına zevkler alan küçücük bir çocuktum.Mahallemiz Sonyaz ve evimizin olduğu yer şimdilerde imarla yok edilip o zamanlarda Çat(Çağlayan),Dere,Sorkun kasabaları ve Seydişehir yol ayrımı olan çatalın üstüne denk gelecek yerde yukarıda bir kaç komşu evleriyle yan yana sıralanmış tepe üzerindeydi.Biz o tepelerden aşağılardaki Bozkır'ın bu beldesinin en fazla doğaya tutkulu yemyeşil örtülerini gören yaşayanlarıydık.İster Bozkır'da yaşayan,ister İstanbul'unda,Almanya'larında,gezegenin en ücralarında diyar-ı gurbetlerde olupta nefes alıp veren Bozkır'lı;aşağıda dizeleri yazılı "Aslan Mustafam" yöremize mahsus türküsünü duyarda,köçek oynamak istemez,tüyleri diken diken olarak hüzünlere gark olmaz?Bozkır'da camız çayırında top koşturup futbolculuk kanına karışan hangi çocuk Bozkır Gençler Birliği spor kulübünde futbolcu olup karlarla bembeyaz,baharla yeşilliklere bürünen kentin doğası sembolüyle oluşan yeşil-beyaz renkli formayı giyerek futbol oynamak istemez?.Bozkır'lının içinde sevdalar vardır,tutkuları ummanlardan büyük,dağlardan yüce,garibana,yoksula kıyamamazlığı kuş kanat çırpışları kadar masum,insafı yağmurlar kadar çoktur.İşte böyleydi Mustafa Kozağaç.O Aslan Mustafasıydı Bozkır'ın.Küçükle küçük,büyükle büyük,hümanistliği insan sevgisi fazla demek küçük kalır,fazlalardan çok öteydi.Güz yağmurlarının geçişleri,kuzey rüzgarlarının vu vu diye esişlerine benzer doğa oluşları gibi aktı gitti Mustafa Bozkır'dan.Sevenlerinin yüreklerini ezim ezim edip bir daha gelmemecesine.Ama her akla geldikçe buruk bir tebessümle hatırlanacak Bozkır'ın altın çocuğu Aslan Mustafa sen kalbimizde güzel bir yer işgal ettin çok sevildin ve yokluğunla eksiklikler duyulacak bir değer olarak hep hatırlanacaksın.Bozkır'da rahat uyu,toprağın bol olsun Sevgili Arkadaşım..15/Ekim-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

  1. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Resmini gördüğümde inan çok üzülüyorum.Çok erken gitti.Sevenlerini yaktı . Rahmetli Çetin 'eBozkır incelemiş geçmiş en iyifutbolcusu diye kızdırirdı.Buna Maradonu da dahil derdi.Mekanı cennet osun
    .gitti.Rahmetli Çetin'e .

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...