Ana içeriğe atla

BAHAR OLSUNDA


     Hayat sizi beklentilerinizle çakışmayan,hak etmediğiniz yerlere sürükleyip,istemediğiniz konumlara getirip,hoşlanmadığınız zeminlerde oturtabilir.Aldım,sattım,alamadım,satamadım,iş buldum,bulamadım,tutunacak bir dalım yok.Hey yavrum hey.Her adımım,her hareketim,bir panayırda elime silahı alıp hedeflere her atışım tam isabet,hepsini on ikiden vuran ben.Ağla gözlerim ağla,güvendiğim dağlara karlar yağdı,el elin eşeğini türkü söyleyerek güdüm eder.İşte böyle,böyleki böyle.İstenilmeyen durumlara düşmeler,beklentilerin çıkmamaları,elini nere atsan,sularla dolmayan boş bakraçlar misali,avuçlarında sıfıra sıfırlar.Elde avuçta hiç bir şeyler olmaması yada "Bir dönüm bostan yat uzan osman" sarmallarıyla sürer,geçer ömürler.Papatyalar baharlar müjdecisi.Tepelerde bir kır evinde,uzakları görmek ve orada bir dostunla karşılıklı kahveler  içmek gibisi.Gülümsenmesi kahkahalar atılması.Kapıları kapanmış odalarda bulunmuşluklar değil.Yok olsun kapılar,bana göre olmadı,loş odalarda tükenen ömürler sürdürmek,yaşanmamışlık,yitmişliktir.Yemyeşil çayırlarda sarı ve beyaz karışımı renkleriyle ahh papatyalar.Tepelerde rüzgarlar eserken savrulur kısacık boylarıyla,bahar müjdecileri papatyalar.İlkbahar rüzgarlarının yatırmalarıyla,yaşadıklarını,soluk alıp verdiklerini hissettirirler.Canlı duruş görselleri içinize heyecanlar estirip,mutluluklar verir.Dudaklarınızda bir şarkının melodisini ıslıklayıverirsiniz.Gerilerde,geçmişte güzel bir çift gözün etkisinde kaldığınız günleriniz aklınıza gelir.Har ateşler içine,alevlere atıldığınız anlardır o anlar.Yanarsınız çıralar gibi de,o anlar hayatınızdaki gerçek güzellik yaşadım diyebileceğiniz anlardır.O kim?Etki,sıcaklık,ılım,kapılış,anlam,mana,o varoluşu hissettiren,yaşamı farkına vardıran.Haydi söyle,sizi etkileriyle çekim alanına alıveren güç?.O anılarınız,sevdalarınız,yıllar yılı içinizde yaşattığınız,ürkülerle,korkularla dışlara vuramadığınız unutamadığınız,masum çocukluğunuzdaki ilk aşklarınız.Dünyalar kadar çok zenginlikleriniz,hangarlar dolu paralarınız olsa ve tüm bunları verseniz alamazsınız.Eski bir dost görüvermeniz yaşatır size o anlarınızı.Bu yüzdendir sevmeleriniz eski dostlarınızı.Düşer sonbaharla sararmış yapraklar birer birer.Rüzgarlar kuru sarı yaprakları katıp önüne sürükleyip alır götürürler.İçinizde dağ dağ,denizlerdeki sular çokluğunda özlemler oluşur,kaybetmişlikler,yitirmişlikler ve kazandıklarınız gelir aklınıza,sık,sık,gerilere dalıp,dalıp.Dinlediğiniz şarkılarda özlem duyduğunuz anıları yaşarsınız.Bir akşam sokağa çıkıp sessiz yerlerde yürüme isteğiniz tutar.Unutamadığınız sevdiğiniz o şarkıyı dudaklarınızda geceye doğru ıslıklarken en mahsun halinizi alırsınız.Anılar yaşanılan yıllar,çok uzaklarda gerilerdedir lakin hiç gitmez,bir ömür sizde yaşar,silinmemecesine.Bahar olsunda görün.Papatyalar;Nasıl süslerler çayırları,zümrüt gibi bayırları.Onlara baktıkca o eski,unutulmaz hatıralarınız,gözlerinizde canlanır.30/Ağustos-2021 Şerafettin Sorkun/Konya'dan 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...