Ana içeriğe atla

KONYA KARATAY SARAÇOĞLUNDA LAVANTA TARLALARI


     Hasret olursunuz,duyarsınız içinizde tutamadığınız özlemlerinizin nehirler gibi dışarılara akıp taşmalarını.Umutlar bitmiştir,geçen seneler artık umacağınız umuları boş geçişleriyle yitirtip silmiştir tüm yarınlarınızdan.O çocukluğunuzun etkisine alıp hayatınız boyunca unutamayıp,o yıllarda dinleyip bu yaşadığınız senelerde duymalarınızla sizi tüm o yıllara geri götüren şarkılarla yeniden çiçek açan bir erik,veya bir kayısı yahut bir badem ağacı gibi içiniz yeşerip gönlünüzün çiçeği baharı görmüşcesine domurmuştur.O eski yıllarda onun evinin bulunduğu sokaklarda yağmurlarda karlarda dolaşırken defalarca defalarca adımlar attığınız gitmeler,gelmeler hiç yorucu gelmez,onu bir daha görebilirmiyim umusudur kapanan kapılarda,inen perdelerin olduğu pencerelerde gözleriniz takiplerdeyken.İşte bu anılar bir bir hatıralarınızda canlanırlar.O kenti ve sokaklarını bu anıları yaşadığınız için seversiniz.                                                                                    Yıllar sonra rastlaşan 3 eski arkadaş kavilleşip buluştular.Çocukca heyacan duydular buluştuklarında.Lavanta tarlalarına gideceklerdi.Telefonlarındaki konuma göre saraçoğlu mıntıkasındaki lavanta tarlalarını aramaya başladılar.Toprak yollara girdiler,Yörede hayvancılık yapanların çoğunlukta olmasından dolayı hayvan yemleri olarak kullanılan boy boy mısırlar sağda ve solda tarlalarda gözlere yansıyordu.Asfalt olmayan tozlu yollarda tek tük mezra türü besi damlarının haricinde göze zuhur eden lavanta tarlalarını soracak bir tek kişi yoktu.Aylardan Temmuz unutulması mümkün olmayan sıcak bir gün.Bir dere yatağı kenarındaki patikaya sapıp Konya'dan uzaklaşmaktalar.Neredeyse Çumra'ya varma düşüncesini taşıdıkları yol seyrini bıraktılar.Bilmeziye devam ettikleri bu yol Saraçoğlu ana asfalt yol üzerine çıktı.Belki sıcaktan kimseler dışarılara çıkmamış belkide işte güçte uğraştalar.Dükkana benzer bir yer veya yolda bir insana rastlarız düşünceleriyle yollarda gözleriyle kolacan ederlerken seyirleri devam ediyor.Ortalarda kimseler yok.Nihayet gittikleri yolun sağ tarafında bir dükkan önünde durup orada bulunanlara sordular.Yol istikametinde bayağı gözden uzakta bir sergiyi gösterip sergiciye bir daha sormaları önerildi.Sergiciye vardıklarında oranın ilk saptıkları yol olduğunu gördüler.Sergici asfaltı takip etmelerini patikaya girmemelerini önerdi.Sergiciden ayrılıp asfaltı takiplerken ileride arabaların olduğu bir kalabalık gördüler.Evet Lavanta tarlaları tel örgülü bir alan içinde gözlerine zuhur etti.Sol taraftaki ilk gittikleri yol olan patikaya girmemeli,asfalt yol takip edilmeliymiş.Muhteşem bir görüntü.Seyrine baka baka doyamayacağınız bir güzellik.Karşıda Konya'nın her tarafından heybetli yapısıyla görünüm sergileyen Loras dağı göz zevkinize hitap ediyor.İnsanlar gelip ziyaretlerini yapıp dönüyorlar.Alan büyük ve fazla kalabalık değil.Bu yaz oraya tesadüfi değil bilerek gidip görmek istemişlerdi Karatay Belediyesi yetkililerinin hizmete sundukları Saraçoğlu mevkiindeki lavanta tarlalarını.Lavanta tarlası tel örgüleriyle çevrilmiş ve lavantaları gelen ziyaretçilerin rahatça seyir yapmaları için yollar yapılmış,bu yolların kenarında bir adet çıngıraklı,zincirli kuyu koyulmuş,üzeri saman balyalarıyla dolu.orak yıllarının en önemli gereksinmesi olan at arabası var.Gelen ziyaretçiler arasında bu evreleri yaşayanlar,hüzün ve sevinç karışımı,o evrelerin bu kullanım aracını gördükleri  zaman,kafaları muhakkak o eski günlere gidip hatıraları canlanıyor.Gelinler damatlar geliyor buraya.Eflatun,mor ve az pembemsi çiçekleriyle çok güzel bir görsele döndürülmüş bu yörede ve lavanta tarlası içindeki materyellerin önünde pozlar verip resimler alıyorlar.Tarlanın ortasında gelen misafirlere dondurma,çay ikramları yapılan bir kocaman bir kameriye var.Görevliler burada sorduğunuz sorulara cevaplar verip,onlardan kafanızda merak konusu olan bilgiler alıyorsunuz.Sandalyelerenize oturup çaylarınızı içerken veya dondurmalarınızı yerken bu eşsiz güzelliğin seyrine kapılıyorsunuz.Kameriyede çay yahut dondurma istiyorsunuz.Görevliler oturduğunuz masanıza isteklerinizi servis ediyorlar.İster o muhteşem heybetli görüntüsüyle Loras dağını seyredin,isterseniz Lavantaların eşsiz güzelliklerini.Bu görüntüler içinizde taze kan hücreleri oluşmasına neden olup,size can veriyor,hayat veriyor.Kameriyede aileler var gölgelikte sıcak ve yorgunluklar dostlarla bir arada oturulurken unutuluyor.Evet bir gelin beyazlar içinde geliyor.Yanında damat ve arkası sıra yakınları onlarla kameriye yanında,yanıbaşımızda durdular.Kameriyede tüm oturanlarca alkışlandılar,mutluluklar dilendi.Onlarda teşekkürler ettiler.Lavanta tarlaları ve metaryeller üzerinde anılarda dönülüp bakılacak ve o gün unutulmamak üzere hatırlanmak üzere pozlar verildi,resimler çekildi,selfler yapıldı,dondurmalar yenildi,çaylar içildi.Bir güzellik daha 2021 Temmuzuyla birlikte geçen geride kalan günler olarak mazilere gömüldü.Dönerken mutluluk vardı,gelinmişliğin hazzı vardı.15/Ağustos-2021 Şerafettin Sorkun Konya'dan                                                                                            

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...