Ana içeriğe atla

GÜRSEL KAYA ERDAL-YEŞİM ERGENE SÜMER DİNCER

      Bir kandil muhtaç olunduğu için önemlidir hayatlarımızda.Kör gecelerin karanlıklarında gün ışığında bitiremediğiniz işleriniz geceye sarkmıştır,yakarsınız kandili,onun yansıttığı ışığının altında eğilir,iki büklüm olur eksik kalan işinizi tamamlamaya bitirmeye çalışırsınız.Ben bir köy çocuğuyum,şehirlerde doğup büyümedim.Köy yaşamının hayvanların yetiştirilmesinin,bakılmasının,doyurulmasının,güdülmesinin zorluklarının yanı sıra çifti,çubuğu,bağı,bostanı,dövenlerle harman kaldırmanın ve başağın buğdaya dönüşmesinin güçlüklerini gören bu meşakkatleri yaşayan biriyim.Bu işleriniz gecelere sarkmışsa,ahıra dama inilecekse,hayvanlarınız yemlenecek sulanacaksa,yahut öğrenci olup ödevleriniz tamamlanmamışta yarına bitirilmesi gerekiyorsa o dönemlerde benim çocukluk evlerimde Anadolu köylerinde evlerde öyle düğmelere basıveripte odalarınızda yakacağınız elektrikleriniz yoktu.Bu yüzden kandil,bu yüzden gaz lambası,bu yüzden löküs yani genel anlamda ışık hayatlarınızda çok önemli ve itibarlı bir gerekçedir.Kibritsiz,ateşsiz,ışıksız yapamaz işlerinizin üstesinden gelip bitiremezsiniz.Babam Kemal Sorkun Köy Enstitüleri mezunu bir köy öğretmeniydi.Onun kendi köyümüz Bozkır/Kayacık köyünde öğretmenlik yaptığı zamanlar benim köyde geçen çocukluk evrelerimdir.Babamın atanmalarıyla şehirleri kentleri görmüş ve tanımış olduk.Bu kentlerde lise yıllarımda çok sevdiğim değer verdiğim ama şimdilerde her olanaklardan yararlandığımız gibi imkanların olmadığından herkeslerin yollarının ekmek peşinde koşulması gerekliliğiyle ayrılınmasıyla çok uzun müddet haber almadığım ama ara ara geriye dönüp hatıralarımı yad ettiğim zaman aklıma getirdiğim arkadaşlarımdan Erdal Ergene'nin vefatını Hala oğlum Gürsel Kaya'nın facebook sayfalarından yapmış olduğu bir paylaşım yazısını okumamla öğrenmiş bulunmaktayım.Meğer Erdal bilmeziye Gürsel'le benim ortak arkadımızmış.Gürsel Kaya laf olsun babında etiket edebiyatcısı değildir.Edebiyatı tamamlayan öykü,hikaye,roman sanatlarını yazılara döküp güzel eserler çıkarabildiği gibi,türküleri,şarkılarıda dokunaklı kendine has özellik belirginliğindeki sesiyle güzel okur ve aile düğün ve bayram gibi özel günlerde bir araya gelindiği zamanlarda Gürsel mikrofana itilir,mikrofon eline verilincede Gürsel'den şarkı ve türkü isteklerimiz bitmez.Gürsel deki edebiyat aşkı,şarkı ve türkü sevdası onu TRT ye yöneltmiş nitekim bu kuruma atanarak TRT Antalya bölgesinin müdürü olmuştur.Bu kurumda gerçek içindeki edebiyat aşkını bulup çok güzel çalışmalar yapmış sanat çevresinden sanatçı dostlar edinmiştir.Bir paylaşım yazısında arkadaşım Erdal Ergene'yi mevzu etmesi hemde ebediyete intikal gibi kötü etmesi benim teyit adına Gürsel'e yazmamı gerektirdi.Gürsel maalesef mevzu ettiğin Erdal Ergene dayı diye teyit etti.Sonra birde kız kardeşi Yeşim vardı dedi evet onuda çok iyi tanıyorum dedim.Fakat Yeşim hususunda hiç bir söz etmedi,hiç bir ifade kullanmadı.Bu paylaşım yazılarımızıda Gürsel'in arkadaşlarından Sümer Dincer hn.Gürselin sayfasında görmüş ve benim Yeşim'den haberim olmadığını anlayıp bana bir yorum atmış.Gürsel Kaya'nın Facebooktaki paylaştığı makale yazısıyla oluşan yorumları buraya alıyorum.

Şerafettin Sorkun=Sanat yeryüzünün güzelliği sanatçılarda açan çiçekleridir.Sevgili Gürselsanata olan tutkunluğun ve bu uğraşın içindeki harika becerilerin hem kendi adına seni mutlu ettiği gibi hemde bu paylaşımlara dolaylı iştirakı olan dostların ve akrabalarınıda mutlu kılmaktadır.2 Kişi bir araya gelirse sanatı içine alan tüm değerler konuşulsa bu konuşmanın içerisine 3. sonra 4.ve devam eden halkalarla bütün beşeriyet katılıp iştirak etse inan beşeriyet daha iyi ruh bulur insanlar maddi güdülerin onları kapsadığı beton gibi soğukluk arzeder hüviyetlerinden kurtulurlardı.Aileden böyle bir değerin var oluşu beni üzerimden Güneşin hiç eksilmediği,ılık rüzgarların bedenimi sardığı gibi mutlu kılmaktadır.Var oldukça,yaşadıkça ve ölesiye...Sevgilerimi iletirken başarı dileklerimle..
Gürsel Kaya=ben de akrabalarımla gurur duyuyorum dayıcığım. Hele hele senin gibi topluma ve toplumsal olaylara duyarlı olursa; bu gururum daha da artıyor. Çok teşekkür ederim ilgine, katkına ve güzel cümlelerine. Beni onore etmenden öte, cümlelerin, daha çok yazmaya teşvik ediyor. Selâmlar.
Şerafettin Sorkun=Hepinize sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz.Sakın bırakma çok güzel konulara değiniyor ve güzel kalem ediyorsun gerçekten her satırından haz alıyorum.
Şerafettin Sorkun=Gürsel yazında gözüme ilişti Erdal Ergene öldümü?Antalya'lı idi Konya'da Gazi Lisesinde 1.sınıfta birlikteydik
Gürsel Kaya=Evet maalesef dayı
Şerafettin Sorkun=Çok mazlumdu ya hayat ne yazıkki,çok üzüldüm tanıdığını bilmiyordum.Tanıdığını bilsem bir iletişim kurardık çok duygusal bir çocuktu toprağı bol olsun..
Gürsel Kaya=Çok efendi, çok düzgün bir insandı. Babası Hayri Amca, matbaacı idi. Babasının yanında, birlikte çalışıyordu Erdal. Zaman zaman yanına giderdik etli ekmek yemeye. Hayri Amca daha sık gelin guzum bu sıpanın yanına derdi. Everin bunu siz derdi. Biz de tamam Hayri Amca derdik. Erdal’ın bir de kız kardeşi vardı. Yeşim. O da Gazi Lisesi’nde idi, bizim dönem okumuştu.
Şerafettin Sorkun=Kız kardeşinide tanıyorum evlerine gitmiştik bir ara.Bir kız arkadaşı vardı belki sende tanırsın ismini burada ifşa etmeye gerek yok,belki o durum evliliğe olumsuz bakmasını gerektirdi.Evet hayat devam ediyor bir yerde kara perdeler insede bir başka yerde perdeler açık oyunlar oynanıp devam etmekte.Gerçektede çok üzüldüm..
Gürsel Kaya=Mekânı cennet olsun.
Dedikten sonra Gürsel benim galiba arkadaşım Erdal'ın kardeşi Yeşim'in vefatından bilgimin olduğunu sanmış ve bu yüzden Yeşim'in öldüğünü söylemeyi gerek görmemiş.Bu yazı paylaşımlarımızı görüp okuyan Sümer Dincer hanımefendi başka bir paylaşım yapmış..
Sümer Dincer=Maalesef Yeşim'i Erdal'dan önce kaybettik Şerafettin bey. Erdal'ı aslında kızkardeşinin ölümü zayıf düşürdü. Gani rahmet..
Şerafettin Sorkun=Demeyin Sümer Dincer Hn.zaman nasıl geçmiş ve hayat bu kadar acımasız olamaz.Yeşim ne şirin çocuktu insanın yüreğine işlerdi gülen gözleri.Gürsel neden bahsetmedi anlayamadım.Fazla duygusallık içi harap edip enkaza çeviriyor demekki.İkiside çok masumdular..Erdal kimseleri incitmez ama olumsuz bir an ve olayda hüzünleri dip yapar fırtınaları içinde yaşardı.İnanın Erdal'açok derin üzüntü duymuştum şimdi sizden Yeşim'i de duyunca bunu tariflemek zor.Toprakları bol olsun..
Evet ölümler olur bazıları tanımadığınızdır sadece üzülür 3-5 dakika sonra unutursunuz.Bazıları akrabalarınızdır ebedi anılarını yaşatırsınız belleklerinizden asla silinmezler.Bazıları akrabalarınız değildir hayat çizginiz içinde yolunuza şu yahut bu sebeplerle çıkan arkadaşlarınız,dostlarınız ve bir şeyler yapmış ve bu yaptıklarıyla iz bırakıp ebediyete intikal etmiş sanatçılardır.Onları yaşadıkça asla unutumaz silip atamazsınız.Erdal Ergene ve Yeşim Ergene kardeşler tanıdığım hayat çizgime çıkmışlar ve bende iz bırakmışlardır.İkisininde o güzel gülüşleriyle anıları belleğimde ölesiye yaşayacaklardır.Gökyüzünde tebessümlerini daima üzerimde hissedeceğim..3/Mayıs-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...