Ana içeriğe atla

BAHÇESARAY


   Konya nın kuzeyinde Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat yerleşkesi ve Dokuz denilen köy geçilip eski İstanbul yolu üzerinde 10 km. kadar gidilip gelebiç rampası aşılınca önünüze ufuklarla göz intikali seyrinizle yer ekseninizde koskocaman bir boşluk vardır.Kuzey rüzgarları mevsimine göre bu boşlukta rahatlık bulur eser.Tüm vücudunuza yüzünüzün çıplak yerlerine vurur ve yakarcasına üşütür.Serin olur esmelerinde Kuzey rüzgarları.Bu boşluktan Konya'ya giriş yeri olarak görürsünüz bu serin rüzgarları.Bir adlarıda Konya da bazı semt ve yörelere ismi verilmiş Gedavet Rüzgarlarıdır.Rampanın aşağı inişi başlar.Sağınız ve solunuz tepelerdir.Bu tepelerde bazı bazı tavşanlar gözlerinize ilişir.Yokuş aşağı Afyon-Konya karayolu  şehirlerarası  güzergahınca iniyorsunuz.Adımlarınızla ölçütlerseniz 700-800 mt. kadar falan mesafeleri kat ettiğinizde solunuzda bir sapak vardır.O yoldan dağ sıralarının etekleri ve yukarıları sıra bel denilen ortalarında Bahçesaray köyü gözünüze ilişir.Yaşanılası belde Bahçesaray.Kendine has bir insan yapısı vardır.Köyün kendini yasladığı dağ ilerideki daha arkalardaki dağlara yol verir yol alır.Kendinizi buralara doğru bırakıp salıverip gidesiniz tuttuğu özgürlükler depreşir içinizde.Çıkarsınız tutamayıp kendinizi yüksekçe tepelere ve uzanıp gider dağlarıyla  Bahçesaray ayrılışlarınızda özleyeceğiniz alışkanlıklar yapar.Yaşama hevesiniz tutar,doğa sevdanız tutkunuz varsa kırsallara ömrüm olsun buralarda yaşamaya ve tükenmeye dersiniz.26/Mayıs-2021  Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...