Ana içeriğe atla

GÜNLER GEÇERKEN


    Hiç yağmur düşmeyen topraklara çorak topraklar denir.Yağmur düşmemesiyle bu topraklar zaman içinde çöle döner.Toprak su ile hayat bulur,yaşam olur evren ve tekmil tümden canlılar bu şekilde uyum olurlar.2021 senesinin Kış soğukları,Nisan ayının sonlarına gelindiği Anamur'da bu tarihlerde havaların ısınmasıyla gitmiş ve bitmiş durumda.Güneşin doğuşu pencerelerinizden ilk uyanışınızla odalarınıza girerken sizlere hayatlarınızda yeni mutlu,sevecen,ılımlı ve esnek yapılar oluşturan başlangıçlar yapıp,yeni yol alış güzergahlarınızda tertemiz ak bir sayfa olsun ve geçmiş kötü günlerden kendinizi arındırın anlamında uyarılar yaparken,ayrıca güven telkin ediyor.Kuşlar sevdalarını başlattılar şakıyışlarından belli,cıvıl cıvıl kur sesleri bunlar.Bu gün el ayak sokaklardan çekilmiş çoğunluğun sabahın yeni aydınlığa dönüşmüş bu saatlerinde yataklarında mışıl mışıl uyurken ben gezinti,dolaşma adına evden dışarı çıkıyordum.Önce bahçedeki çöp tenekemin içindeki naylon poşetlerli çöpleri aldım.Ev yapılmak adına harfiyat yapılan biraz ötedeki bahçe çitimizin yanındaki arsadan kendi bahçeme bir kaç el arabasıyla getirdiğim toprağın yeterli olup olmadığına baktım.Yeterli görüp tekrar toprak getirmeyi uygun bulmadım.Ağaçların altında yine baş edemediğim devamlı şikayetçi olduğum her türden yeni dünya çekirdekleri,dut vs.türü artıklar dolu.Geceden buraların gediklisi bir baykuş ziyafete davet ettiği dişisi veya erkeğiyle benim çam ağaçlar üzerinde deyim yerindeyse masa kurulup kadehler kaldırılıyor  misali yenilip içilmiş ve aşağılar kirletilmiş.Evet onlar kirletiyor bende siliyor,süpürüyor,temizliyorum.Yahu kuş kafalar,başka ağaçlarmı yok,gidin oralarda yapın,bu gece sefalarını!!.Yapmazlar illaki benim burası olacak.Bu gün Pazartesi virüs yasağıyla yürüyüşlerde dahil insanlar Cuma,Cumartesi ve Pazar günleri bu kapsamın içindeydi.Üç günlük yasağın 23 Nisan çocuk bayramınada denk gelmesiyle insanlar bunalmışlar yol boyu yürümekteler.Ana caddenin karşı tarafına geçip elimdeki çöp poşetlerini çöp bidonuna attım.Denize,kumsala doğru yönlendim.Yürüyüşüm uzun olmayacak,kıyıda biraz ayaklayıp denizi seyredecek sonrada dönecektim.Çumralılar ve Altunyunus arasındaki sahil yolumuzdan geçip kumsala doğru yürürken resminide çektiğim bir köpek kuyruk sallayarak bana doğru yaklaştı.Başını okşadım ve sahile indim.Sahilde deniz;ev işleri yapmışta yorgunluk giderircesine,bir koltuğa oturmuş,yorgunluk kahvesi içerken dinlenen,keyifli bir kadın görünümündeydi.Beş parmak dağlarını görebilirmiyim diye Kıbrıs tarafına baktım.O taraf puslu ve göz seyrime dağlar takılmıyor.Dalgaları ve denizi resimledim birde artistik poz alıp arkadaşıma gönderdim.O da hemen Bosna parkından/Konya daha evvel çekilmiş bir pozunu atmış,resim altına da Konya Bosna parkı diye yazmış.Bosna da parkmı varmış diye yazdım.Evet,sen Konya'yı unutmuşsun gelde seni gezdireyim diye cevap yazdı.Evet bir gün Konya'yı yeni yapılan yerleriyle tümden dolaşarak,gezerek tanımakta yarar var ve arkadaşımıda çok özlediğimi bu satırlarda belirtirim.Kumsalda yürüyenler var.Bir kişi,ona fazlalıkla rastlarım,yürümekten ziyade koşmakta.İlerde dalgakıran tarafında birisi denize olta atıp atıp çekiyor.Ona doğru yönlendim yaklaşınca benim gibi buraları mesken tutan arkadaşım Konya/Akviran'lı Apduraman Karakoca.Dur dedim resmini çekeyimde Amcama göndereyim.Amcam Mustafa Sorkun'la dostlukları çok iyi.Çekme gönderme çok kiloluyum dedi.Hakikaten baktım Apduraman bayağı kilolu.,doğum yapacak kurbağa görünümünde.Biliyormusunuz Akviran'a gitseniz şöyle çor çocuk veya vatandaş çokluğunun olduğu bir yerde "Apduraman" diye kalabalığa bağırsanız yemin billah kalabalığın yarısı döner bakar.Akviran'ın yarısının ismi Apduraman.Apduraman'la kendimi kıyasladım İnce Memed filmi çekilecek,incecik bir zat lazım deseler,bu rol için aday olabilirim.Apduraman'la ordan burdan konuştuk.Bu süre zarfında oltaya bir tek balık gelmedi.Daha evvelki karşılaşmalarımızda şu kadar balık tuttum vs.gibi atar tutar,balığa para vermem derdi.Bilinirki avcılık ve atıcılıkta,atmasyon yani yalan serbest.Apduramanın oradan rast gele deyip ayrıldım.Yeni sahil yolumuzun üstündeki boşlukta bir tank var.Daha evvel askeriyeden emekli belediye başkanlarından biri onu figür olarak oraya koymuş,etrafıda tel örgüyle çevrili.Orada da tank ve etrafında birikmiş 5-6 köpeği resim ettim.Köpekler ilgi istiyor.Etrafımda biraz dolaştılar.Onlardan ayrılırken yeni gün kıyıdan dalga sesleriyle uyanıp dün olarak kalacak şekilde yol alıyor.Evet öyle yada böyle günler geçiyordu..26/Nisan-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...