Ana içeriğe atla

YOLLAR UZAK GELEMEDİM SEVİM TANÜREK


Şarkı,türkü dinlerken nasıl müzik sizi etkisine alır,etkilendiğiniz bu duyguyla şarkı dillerinizden düşmez hallere dönüşürse,söyleyende belleklerinizi işgal ediverir.Artık o ses zamanla kalbinizde bir yerlere oturur,sevdiğiniz unutulmazlarınız arasında yer işgal eder.Bizim evrelerimizde şarkılar türküler radyolardan duyulur,taç plakların döndürüldüğü plak çalarlardan dinlenirdi.Evde plak çalarınız varsa,o sevdiğiniz şarkıcının plaklarından alır,boş bulunduğunuz zamanlarda,bir değil,defalar kez,aldığınız bu şarkıcının söylediği plakları plak çalara koyar,keyifler alarak dinlerdiniz.Sevim Tanürek Hanımefendinin "Yollar Uzak Gelemedim" şarkısını ilk dinleyip unutulmazlarım arasına aldığım zamanlar benim Adana/Kozan'da olduğum yıllardı.Kozan'da kaleden çok etkilenir,görseline bulunduğum yerlerden uzun uzun bakışlarımla takılı kalır,tepelerine çıkıverme düşünceleri taşırdım.Ilımlı,güler yüzlü,cana yakın,halk karakter yapılarının çokluklarının olduğu bu kentte,İstiklal ilkokulunda geçen tahsil hayatım,unutamadığım hatıralarım arasındadır.Kozan bir tarafı Adana'ya kadar olan düzlük,ovalık.Kalenin eteklerinde başlayan yerleşim yeriyle bakışan,kuzeyindeki sıra dağların,yay biçiminde içine alındığı güzel bir coğrafya.Şimdilerde her kentin imarlarla dokularının değiştirildiği gibi,Kozan'da kıyıma uğrayıp imar değişiklikleriye doğallığı yok edilen beldelerden olmuş.Ben şimdilerdeki Kozan' ı değil,benim yaşadığım evrelerdeki Kozan'dan bahsedeceğim.Yağmurların o zamanlar bol düştüğü Kozan'da portakal,limon ağaçlarının bolluğuyla haliyle bu ağaçların çiçeklerinin mis gibi kokularında şehre yayıldığı günlerdi,o geçip giden güzel günler.Bu dönemlerle kıyaslanması mümkün olmaz,o evrelerdeki güzelliklerin.Ya caddelere sıfır,yada bahçe duvarları yüksek 2 katlı avluları olan evlerde otururlardı insanlar.Bu tür evler yıkılıp,apartmanların işgaline uğramış Kozan.Yazlık ve bir tek kışlık sinemasında film başlayacağı saatlere kadar sinemaların yüksek ses voltajlı apörlölere bağlı plak çalarlarına konulup taa çok uzak yerlere kadar bile sesleri duyulabilen şarkıları dinlemek için sinema önlerine gider kendime ait bir yer bularak çöker oraya bu şarkıları soluksuz dinlerdim.Büyüleyici müziğinin ve Sevim Tanürek Hanımefendinin kendine has ruha hitabeden bülbül şakısı veren sesinden dinlediğim "Yollar Uzak Gelemedim"şarkısını Zeki Müren ve Suat Sayın'da çok güzel icra ederlerdi ama ben Sevim Hn.mın sesinden dinlemeyi daha çok severdim.Sinema makine odasından sinema film oynatıcısı makinist tarafından art arda koyulan plakları dinlerken çok sevdiğim bu şarkının çalınmasını oturduğum yerden bekler"Çıksa derdim,çıksa bir kez daha çalınsa"diye düşünüp beklediğim şarkı,makinistle uzaktan uzağa telepati yoluyla anlaşmışcasına plak çaların iğnesinin sesinin bile apörleden duyulmasıyla müziği başlar ve ben daha müziğin başlamasıyla şarkıyı hatırlar ve duyguları körüklenmişcesine dinlerken mest olurdum.O yıllarda gerçektende yapılmış çok güzel unutamadığım şarkılar türküler var ama "Yollar Uzak Gelemedim"in yaşantımda etkisi epey fazla.Bu şarkıyı yıllarca hiç bıkmamacasına eriştiğimiz teknolojinin bizlere sunduğu imkanlar vesilesiyle bu zamanlara kadar halâ dinlemekteyim.Gerilere dönüp hatıralarınızı yaşamak onlara sığınmak istekleriniz çok zaman olmuştur bende her dinleyişimde ayrıldığım Kozan'ı ve oradaki sevdiğim dostlarımı hatırlayıp yad ediyorum.Bir gün duydumki Sevim Tanürek Hanımefendi bir siyasetçinin oğlunun hız sınırlarını aşarak kullandığı araçla hayatı son bulmuş.Sevim Tanürek Hanımefendinin ölümüne çok üzülmüştüm hele böyle pisi pisine ölmesi hayatın korkunç,acı bir oyunuydu ve adına kader deniyordu.Sanatçılar topluma malolmuş kişilerdir.Kolay yetişmezler onların kayıplarıyla gerçektende ailelerimizden bir fert kaybolmuşcasına hüzünlenir acı duygular yaşarız.Pandemiyle birlikte ülkemizde de günlük haberlerden izliyoruz şu kadar sayıda insan öldü deniliyor.Bunlardan tanıdıklarımız oluyorsa çok üzülüyor,yakınlarımız yoksa basit bir üzüntüyle savuşturuyoruz..31/Ocak-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...