Ana içeriğe atla

YÜREKTEN İNANMAK GİBİSİ

     "Bizim ülke kaynakları bol bir ülke".Bunu ben değil politikacılar yaşantılarımızdan bu yana oldum olası söylerler,hepimizde duyarız.Hemen hemen hepimizin politikacılardan bu duyduklarımız yani onların bu konuşmalarıyla işittiklerimizle "Meğer ne kadar güzel bir coğrafyada yaşıyoruzmuşuzda boşuna yokluk ve sıkıntılar çekiyormuşuz" düşüncelerini taşımayanımız yok gibidir.Bu bolluklar ülkesinde senelerce düşünüyorumda ilkokullardan bu yana ne doğru dürüst silgi nede kalem sahibi olabildim.Kara kalem tükenir tükendikçe arkasına kamış ular bu ulamalarla biraz daha kullanabilir silgiyide silgisi olan arkadaştan müsadesi olsun olmasın sırasının üzerinden alır yazdığımız bir yanlışı silmemizle yeni baştan aldığımız yere koyardık.Benim evrelerimden olupta ayakkabısını pençeletmeden yeni bir ayakkabı alıp,giyen olmuşmudur?Yok öyle bir şey.Tarlalardan,harmanlardan,çiftlerden,çubuklardan gelen bir nesil olarak hep zorluklar çektik,kışın soğuklarında yakacak sorunlarını hep yaşadık.Şimdilerde bir pandemi belası var.Bu belayla birlikte ülke çöktü.Çöktü demeyelim vatan hainliğiyle yargılanabilir,ömür boyu hapislerde çürüyebiliriz ve kurt kuş "Demek şimdiye kadar ülkeyi soyan,çalan,çırpan meğer senmişsin"diyebilir ve zan altında kalabilir ömür boyuda bu zandan kurtulamayız.Ne diyelim o zaman?Dış güçler diyelim.Evet bu dış güçler olayı kimselerin zan altında olmasını ve suçlanmasını gerektirmez.Bu dış güçler varya bu hin oğlu hinler bize aşıyı ağzına kadar dolu hazinemizden paralarını tıkır tıkır peşin almalarımıza ödememize rağmen bir türlü şakkadak teslim etmiyorlar.Maske olayınıda böyle yaptılardı da hiç bir ülkeye nasip olmayan idareci ve yöneticilerimizle bunun üstesinden gelmiştik.Eskilerde böylemiydi?Meclis toplanacak,konuşmalar yapılacak,bu konuşmalar yapılırken meclisten şu maske olsun,bu firmanın maskeleri alınsın diye iki gündüz bir gece sabah ola misali maske kararı verilesiye ülke nüfusunun hemen hemen yarısından fazlası bu virüs yüzünden toptan yok olmuş olacaktı.Bereketki bereket şimdilerde jet hızıyla işlerimiz yapılmakta.Arkadaş sen politikacı kardaşlarımızın söyledikleri gibi imkanları ve olanakları bol,paraları harcayacak yerler bulamayan bir ülke ol ama gel bu dış güçleri aşama bu mendeburların engellerine takıl kal.Zaman şimdi benim karakalemler tükendi diye arkasından kamış boşluğuna sokarak kalemi uzattığım zamanlar değilki.Kanallarımız,köprülerimiz her vilayette eskileri sapasağlam dururken keyfi olarak yıkıp yeniden gurur abidesi olarak diktiğimiz stadlarımız,Osmanlıdan kalanlarla yetinmeyip zevkine yeni başlardan tekrar tekrar yaptığımız yapacağımız saraylarımız var.Yani bolluk içinde yüzerken bu dış güçler yüzünden halâ aşı ve aşılanmaya bir çözüm bulamıyoruz.Bereketki bereket o da Allah'tan şu meclis yok inşallah emirin bir tek yerden çıktığı emir yetkilimiz bu sorunlarımızıda dış güçlere ve her tür zorluklara rağmen hallederde fazla telef olmadan aşıyla garanti altına alınırız.Ben yürekten bütün kalbimle inanıyorum.9/Şubat-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...