Ana içeriğe atla

ZOR GÜNLERDE

     Ayaklarımız yerlere değiyor adımlarımızı atıp yürüyorsak kapalı kalmışlığın meydana getirdiği ruh sıkıntılarını bu yürüyüşlerle bir süre unutabiliyoruz.Kapanlara kısıldık gibi bu covid-19 illetiyle.Çinde 2019 senesinde başlayıp ülkemizde Mart-2020 tarihinde görülmeye başlayan bu virüs şaka götürür gibi değil arkadaş,eş,dost o yetmedi tanıdık tanımadık tüm ülkeler genelinde çok canlar aldı,almayada devam ediyor.Ölüm gezegeni sardı tırpanla biçercesine öte taraf dediğimiz,tahtalı,kemikli köy diye tabirlerle adlandırdığımız toprak altındaki gaipler ötesine insanları genç yaşlı demeden alıp götürmekte.Bu virüs hayvanlara bir şey yapmıyor,insanlardan da hastalıklı iç organlarında izafiyetler olan ve belirli bir yaş kademesine gelen mesela 65 ve sonrası sağlık sorunları olan kişilerde etkili.O zaman akıllara şu sorular geliyor.Bu hayvanlara bir şey yapmıyorsa,genç yaşlarda olunup ama genlerde bir rahatsızlık varsa veya ufak tefek hastalıklara karşı dirençsizse,yaşlılık neticesi vücudu güçsüzleşmişse,virüs bunlara acımasız ve ölüme kadar götürüp yok edici.İşte burası bazı çalışmaz kişilerin durumu kurtarmak adına cazgırlık yaparak sorumlu olduklarına"bakın burası çok önemli" dediği gibi gerçektende burası çok önemli.Evet burası çok önemli.Virüs kiş ve kişiler seçiyor.Kardeş o zaman akıllara bu virüsün doğada meydana gelip oluşan bir virüsten ziyade laboratuvar ortamında belli bir kitle hedef alınarak yapılıp hazırlanmış bir virüs olduğu olgusu ortaya çıkıyor.İnsan denen mahlukat çok çok eskilerde soğuktan korunacak yorgan yatak bulamazken,gün be gün boğazından bir tek lokma geçmeden aç açık gün ve günler tüketirken şimdilerde karnı tok,sırtı pek ve biti azıcık kanlandı kabına sığmıyor.Bu merakı bitmek bilmeyen hırsı yüzünden her şeyleri fazlaca kurcalıyor.2020 senesinin Mayıs ayından bu yana Güney'dek Mersin ilimize bağlı Anamur ilçesinde Konya'dan ayrılıp gelerek burada güzel günler geçirmekteyim.Anamur Güney'de Kuzey Kıbrıs'la karşılıklı bakışan ülkemizin en uç beldesi.Sabahların ilklerinde uyanıp dağlarına bakıyor yollarında ayaklarımı sürüyorum.Nereye?canım nereye isterse oralara.Kah deniz kenarında mevsimin bu günlerinde hırçın beyaz köpüklü dalgaların sahile gelişlerine bakıyor,bu dalgaların kıyılara vuruşlarıyla buradaki yaşamın neden şimdiye kadar geç kalınıp tanınmadığı,istenmediği,ilgi duyulmadığı,buralara teslim olmayışımla ilgili pişmanlıklar duyduğumu ama yinede ucundan kıyısından bu fırsatı yakaladığım için mutlu olduğum duygularına kapılıyorum.İnsanlar Anamur'da benim büyük kentlerde karşılaştığım kalabalıklar görünümlerinde değil.El ele tutuşan eşler var,sevgililer var.Korkuları yok alabildiğine serbest ve özgürler.Dünya'daki en güzel şey bana göre aşk.Aşkı burada unutmaz anımsar,sevdiğiniz şarkıları denizin ürkütücü sesler çıkaran dalgalarına bir müzik aletinden çıkan sesler olarak algılar maziyi düşünerek içli içli söylersiniz.Ara ara bir martı gökyüzü ve dalgalar arasında göz seyrimize takılır.Yaban ördekleri uçar gider o kendilerine has vak vak sesleri ve kanat çırpışlarıyla.Bu zor günlerde Anamur'da olmakla çok mutlu olduğumu hissederim.19/Aralık-2020 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...