Ana içeriğe atla

LÜZUMSUZ GEREĞİ OLMAYAN MESLEKLER

    Yerkürede 5 kıta var.Bunları taa ilk mektep yıllarında öğretmenlerimiz bize öğrettiler.Bu kıtaları yenibaştan bir bir buraya yazıyorum zira bizim öğrendiğimiz yıllardaki gibi şimdiki zaman öğreticileri öğrenenlerine bizim öğrendiklerimizi öğretmemiş olabilirler.Asya,Afrika,Avrupa,Amerika,Avusturalya.Bu kıtalardan Avrupa,Amerika ve Avusturalya'da yaşayan insanlar dünyadaki has insan olabilme statüsüne erişmiş insan kategorisinin sınırları içindeler.Akıllarıyla,iş bilirlikleriyle yazık damarlarını tıkayıp,din sömürülerinden kurtulup,duygusallıktan ırak,bilimselliğin ve gerçek dünyanın farkına varıp Asya ve Afrika üzerindeki yaşayan insan topluluklarını insan hakları,özgürlük,demokrasi masallarıyla hep sömürmüş ve sömürmeye devam etmekteler.Bana kim diyebilirki hangi müslüman ülke lideri emperyal bir ülke güdümünde ve onun müridi değil?.Bunları söyleyebilecek bir babayiğit varsa araştırsın,incelesin,irdelesin ve karşıma çıksın.Müritliğin,köleliğin,biat etmenin modern adı ise müttefikliktir.Bunlardan biride bizim müttefikimiz.Bu terim insanlarımıza bu ülke ile candan yürekten,yağlı ballı dost gibiyiz anlamına geliyor.Bunu seçip bizi idare etsin diye başımıza getirdiklerimizde her fırsatta öğünçle bu ülke bizim müttefikimiz diye günün nerdeyse her saatinde zikreder gibi bu kelimeyi telafuz ediyorlar.Dünya'da İzlanda diye bir ülke var.Bu ülkenin vatandaşlarının %90 ı ateist.Bu ateistlerin çok olduğu ülkede gelişmişlik çok ileri düzeyde,yani kalkınmışlar ve vatandaşlarıda refah içinde yaşıyorlar.Öyle her şehrinde bizim ülkede olduğu gibi 4000-5000 avukatın olduğu bir ülke değil.Mahkemeleri nerdeyse yargıçlarının sinek avlayarak gününü geçirdikleri bir konumda.Gelelim müslümanlığı,hakkı,hakkaniyeti,cenneti cehennemi kimselere bırakmayan islam ülkelerine yahut bu ülkeleri bırakıp,en basiti dini bütün vatandaşların müslümanlığı ve hakkaniyeti her fırsatta dilinden düşürmeyen şahsiyet çokluğuyla öğüneceğmiz,namazı niyazı bırakmayan,orucu kimselere kaptırmayan,haramı helalı her fırsatta en üst seviyelerde tutan bu yüzden 17-25 Aralık olaylarıyla ne olduğu meydana çıkmasına rağmen hırsız ama müslüman diye kendisine müslüman reis seçen bizim ülkemize ve bizim ülkemiz vatandaş yapılarına.Bir ülkede vatandaş cahil bırakılmış ilim fen gibi teknoloji bilgilerinden bu vatandaşlar muaf tutulup uyku düzenine geçirilmişlerse bu vatandaşlar kendilerini yönetecek lider seçimini pek yapamazlar,pek değil hiç yapamazlar,Bizler 2000 senesinin içlerinden bu yana neredeyse çeyrek asırlara varacak zamandır bir tek parti tarafından yönetilmekteyiz.Noterlerin,icra dairelerinin,avukatların,polislerin,zabıtaların,hakimlerin,savcıların olduğu ülke;araştırma yapmadım ama sanırım bizim ülkemizdir.Bunların yani bu meslek gruplarının olduğu ülkeler suç oranları fazla olduğundan bu meslek gruplarının çokluğu utanılacak yüz karası bir Dünya ülkeleri ayıbıdır.Ben öyle düşünüyor öyle değerlendiriyorum.İnsan doğuştan günahsızsa sonradan suça bulaşması gelir dağılımındaki adaletsizliklerden,hakça bölüşmelerde haksızlıklar yapıldığındandır.Zenginlik bir fırsata dönüştürülüp bazılarının bundan yararlanarak yaşam nimetlerinden yararlanmasına bazılarının ise fakirlik alın yazısıymışcasına buna layık görülmeside yine toplumların ve bu toplumları idare edenlerin ayıbıdır.Dünya'ya yaşamak için gelinip yaşamın her tür nimetlerinden yararlanmak istemesi her bireyin en doğal hakkıdır.Eğitim bir haktır yine her birey bu eğitim hakkını sonuna kadar devletten almalı çağın gerektirdiği her türden bilgi donanımına sahip olmalıdır.Din sahtekarlar,boş beleş bedava yaşam biçimini ilke edinen kan emiciler tarafından işgal edilip bu kesim yani din icracısı pozisyonundaki şahsiyetlerin tekelinde ne yazıkki insanı bataklara düşürecek kadar tehlikelere sürüklemektedirde.Din adamı iyi niyetlidir suç işlemez deniliyor.Evet sadece deniliyor.Öylemi acaba?Bana göre hayır.Din bir kalkan bunu yere göğe sığdırmayıp lanse edicide bu paravanın arkasında çalışmadan geçinen bedavacı yani haybeci.Madem din tek doğru bu doğruya inananlar suç işlemezler,haram yemezler,hak ihlali yapmazlar,cinsel istismarlarda bulunmazlar o zaman yukarıda yazdığım mevzusunu ettiğim mesleklere gerek yoktur.İnsanlar hasta olmuyorlarsa,yani hiç bir şekilde sağlık sorunları yaşamıyorlarsa doktorlara ve hastanelere gerek varmıdır?Yoktur..8 yaşındaki sabi kız çocuklarını karı etmeye çalışan zihniyet bizde.çalma çırpma hırsızlık,talan vurgun,çalışmadan köşe dönme,rüşvet iltimas,adam kayırma bizde ve biz islam ülkesiyiz ve biz yine hepten müslümanımız müslümanlığıda öte dünyalarda ve bu dünyalarda yerlere göklere sığdırmayız hepten sahiplenir kimselere bırakmayız.Yukarıdaki satırlarda örneğini verdiğim İzlanda %90 lara varan nüfusuyla suç oranı hemen hemen hiç olan ve aynı zamanda din zorlamasına tabi tutulmayan ve vatandaşlarının çoğunluğuda inançsız olan bir ülke.Bu ülkedeki insan yapıları kimseleri almış oldukları kültürleri gereği kendi görüş ve inançlarına zorlamıyorlar.İnsana saygı var insana,sadece ve sadece insana.Paraya,pula,zenginliğe,sultaya,statüye,konuma değil.                                                                                          Emperyalist ülke insanları çok akıllılar ve biz nato üyesi müslüman ülkeyiz.Onlar bizim müttefikimizler.Bu dost insanlardan yararlanacaz onlar bize akıl verecek,yol gösterecekler bizler bu sayede muassır medeniyetlere erişecez zaten G-20 zirvesiyle bir araya gelip bizi ihya edecek kararlarda aldılar,bu kararlarla ülkemizde hiç bitmeyen terörüde bitirecekler.Meclisin açılışıyla yemin törenlerini görsel medyadan izledim.Nasıl sevindim anlatamam,kuyruğumdan kulağıma kadar sevinçle doldum.Öyle ileri demokrasiye gelmişizki PKK lı şahsiyetleri meclise sokup onlara maaşlar ödeyen bir konum ileri demokrasinin en bariz örneğidir ve sadece terör örgütlerini,hırsızları meclisine sokan tek ülkede biziz.İnanın bu demokrasi adına çok sevinilecek bir durum.Hayret ediyorum başımızda seçtiğimiz en büyük yetkilinin çocuğu,çocuklarının geleceği için İtalya'dan ev alıp oraya yerleşmiş,bu ülkeyi yıllardır ve yeni baştan şu seçimlerle bir dört yıl daha yöneten,yönetecek olan babasıdır ve bu hazret ne diye bir müslüman ülkeye yerleşmezde batı ülkelerine yerleşir,oralarda gelecek arar?..Bu ülke babasının yönettiği bir ülke olduğunu bu zatı muhteremin kimsenin olmadığı bir yerlerde kulaklarına sessizce birilerinin fısıldaması gerekir.Sabah sabah çok erken kalktım,herkes uykularda Türkiye uyuyor bir ben karnımdaki,kafamdaki fit düşüncelerden dolayı uyanığım.Gidip usulca yatağıma girip,yorganıda başımıda örtecek şekilde uykuya dalayım.Sizlerede iyi uykular...19/Kasım-2015 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...