Ana içeriğe atla

EZİKLİK

    G-20 zirvesinde ev sahipliği yaptık.Bizim yazılı ve görsel medyada izleyemediğimiz bazı görüntüleri yabancı kanallarda dil bilmesenizde görebiliyor ve görüntülerin bir Türk vatandaşı olarak içinizi acıttığını hissediyorsunuz.Biz bu G-20 zirvesinin ev sahibesi ülke olarak üstleniciliğini yaptığımızdan en büyük liderimiz önce orta yere geliyor,arkasından Dünya'nın bir numaralı ülkesinin lideri onun yanına geliyor ve elini sıkma tenezzülünde bile bulunmuyor.Dünyanın bir numaralı ülkesinin liderinden sonra gelen ülke liderleri tek tek (Bir başka ülke devlet başkanı piton haricinde) dünyanın bir numaralı ülkesinin liderinin elini sıkıyorlar.Bizim hazret yani asrın liderimiz herşeyin farkında orada dünya liderleri var,o aslan gibi kürsülerde mikrofona atıp tutan lider karizması ezik,hani şu tv.lerde itilmiş kakılmış dizisinde seyrettiğimiz sanatçıların canlandırdığı itilmiş karakterlerinden bile per perişan vaziyette.Biz ev sahipliği yapıyoruz bizim lideri gören tınan bile yok,varsa yoksa dünyanın bir numaralı ülkesinin liderinde tüm dünya devletleri liderlerinin gözleri ve ilgileri.İlk defa kendi oylarımızla ülkeyi teslim ettiğimiz kişilerin acizliğini kendi acizliğim olarak hissedip bu gezegende yapayalnız biçare biri olduğumu hissettim.Bütün bunlara neden,Aziz Nesin'in bile yüzdelik sayılarında hata yaptığı %75 lere varan inat oy verme sakatlığına sahip insan topluluğuna haiz olmamız.Bize asrın lideri diye yazılı ve görsel medyadan devamlı pohpohlanan liderimizin sönük ve silik haliyle televizyon görsellerinde bu dünya liderlerinin arasında yansıması vatandaş olarak beni ziyadesiyle üzdü.Dünya'nın en zengin 20 ülkesinin liderleri burada bizim ev sahipliği yaptığımız zirvede toplanan bu liderler.Biz ev sahipliği yapıyoruz,bizim liderimizin elini sıkacak onunla hasbihal olacak yerde dünyanın bir numaralı ülkesinin devlet başkanının elini sıkıyorlar ve sanki o ev sahipliği yapıyor.Bu G-20 zirvesi bitti,bende ve benim gibi çok vatandaşta çok derin etkiler bıraktı ben bunu hissediyor ve tahmin edebiliyorum.Bundan sonra yani bu zirvenin bitimiyle ne olacak,nasıl değerlendirmeler yazılı ve görsel medyada haber niteliğinde halka anlatılacak,yazılacak,çizilecek?Birilerine mecbur olaraktan iş aş beklemeyeceksiniz.Birilerine mecbursanız,ona diyet borcunuz varsa,ekmeğinizi aşınızı kendiniz kazanmayıp kişilerin eline bakıyorsanız ondan gelecek nafakalara bel bağlar durursunuz.Ne yazıkki bizde medya patronları ve o patronların iş imkanları verdiği yazarlar çizerler bu zirvenin çok başarılı bir zirve olduğunu,diğer dünya liderleriyle ticari işbirlikleri üzerinde çok iyi kararlar alındığını,iş anlaşmaları yapıldığını yazacak,çizecek televizyonlar görsellerinde izleyen halka anlatacak,atıp tutacaklar.Ben vatandaş olarak bir idareci,oylarımızla bizleri gerçekten layık olduğumuz şekilde yönetecek,geleceklerimizi çok iyi konumlara getirecek bir lider seçemediğimizi bu yapılan,ev sahipliği yaptığımız zirvede çok iyi ve net şekilde gördüm.Önümüzdeki günler nasıl belalar aldığımızı,vatandaşlar olarak ne zorluklar yaşayacağımızı zaman gösterecek.18/Kasım-2015 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...