Ana içeriğe atla
DÜN GECE İSTANBUL FATİH'te BİR ADAM DONARAK ÖLDÜ=Bu gün 2/Ocak-2020 bazı televizyonlarda ülkeyi yöneten iktidar partisinin Libya'ya asker çıkarmak adına teskere için diğer partilerden güvenoyu istemesi gündemdeki en önemli bir haber gibi görünsede İstanbul/Fatih'te kimsesizlerin kimsesizi bir vatandaş battaniyeye sarılı olmasına rağmen sokaklarda kalmış ve donarak bir apartmanın giriş katındaki merdivenlerde ölmüştü.Bu haberi akşam haberlerinde tv.görsel medyadan izledim ama tatmin olmayıp internet haberlerinede girerek göz gezdirdim.Evet bu vatandaşımız sokaklarda yatan,kimsesi olmayan kaderin sillesini yemiş ve bu yüzdende sokaklara mahkum olup soğuktan donarak yaşamını yitiren bir vatandaşımız.Oy verdiklerimiz,oy verip bizleri yönetsinler ve refah düzeylerimizi artırsınlar diye en yüksek mevkilere getirip seçtiklerimiz bilmiyorum ne sebeple ülkeye ne oldukları belirsiz Suriye'lidir,Afgandır her türden insanı sokarak buralarda barındırıyorlarsa,onlara aş,iş,maaşlar veriyorlarda kendi vatandaşlarınıda per perişanlığa itip hayatlarından ediyorlarsa ve nitekim görünen tablolar gösteriyorki ediyorlar,yazıklar olsun bizlerin insanlık anlayışlarımızada,iddiacılıktan öteye vardıramadığımız siyasi düşünce yapılarımızada.İstanbul'da mevsimle birlikte beklenen yağmurlar geldi.Mevsimin gereği poyraz sert esiyor,teninizin çıplak yerlerine esintileriyle vurduğu zaman sertliğini kıbraç yemişcesine bu çıplak yerlerinizde hissediyorsunuz.Ocak ay'ı ve bundan sonraki aylarla birlikte doğalgaz sayaçları rampalardan gökyüzüne fırlatılan füze hızında dönerekten keselere dokunacaktır.Seçtiklerimiz bunları görmüyorlar,gözleri kapalı,duymuyorlar kulakları tıkalı ama asrın projeleri adı altında vatandaşa hiç bir faydası olmayacağı kesin olan taahhütleri çok iyi bulup çıkarıp yaptırmaya kalkıyorlar.Türk Hava Yollarının eski hava alanı bir kalemde iptal ettirilip yenisine başlandı.Yenisine apar topar tüm teçhizat taşınılıp konuşlanıldı.Eski hava alanına da 389 milyon dolar kimlere ödenmişse tazminat olarak ödenmiş.Yenisine kış koşullarında,poyrazın deli estiği zamanlarda uçaklar iniş yapamıyorlar.Ben yüksekçe bir yere çıkacaksam ineceğimi hesap ederek çıkarım,inemeyeceksem asla çıkmam.Bu uçaklar poyraz kötü estiği zaman hava alanına inemeyeceklerse neden bu kadar halkın parası buralara dökülüp çar çur edildi?Ya işte ya,söylersen ya gominist olursun ya fetöcü.İstanbul Fatih'de dün gece kimsesizlerin kimsesizi bir garip adam eskisi dediğimiz yıldan kurtulup yenisine girerken donarak öldü.2/Ocak-2020  Şerafeftin Sorkun/İstanbul'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...