Cep telefonlarımız yoktu,zeka seviyeleri gelişsin diye canımızın istediği oyuncakları alabilen zengin aile çocuklarıda değildik.Bu yüzden çocukluklarımızda oyuncaklarla hiç büyümedik,4 mevsim şimdiki gibi her cins meyveyi bulabildiğiniz zamanlar ise değildi zamanlar.Muzu ve bazı meyveleri resimlerde görürdük.Böyle yokluklarla,hiçliklerle dolu bir çocukluktan gelmiştik.Okullarımızda Pazartesi sabahları ve Cumartesi hafta tatili sayılmadığı bu zamanlarda istiklal marşını bir bayrak altında okuyuşumuzla o hafta Pazartesiyle başlar,aynı bayrak altında tüm öğrenciler toplanır hafta sonu Cumartesi öğle üzeri okulu kapatırdık.İstiklal marşımızın söylenişiyle,alyıldızlı bayrağımızın karşısında onu selamlayarak marş bitesiye hiç kıpırdamadan dururduk.Bayrak vatan demekti,uğruna ölmek demekti.Böyle belletip,böyle öğretmişti öğretmenlerimiz.Bayrak için şairlerimiz şiirler yazmış bu şiirleri bizler her okuyuşta tüylerimiz diken diken olurcasına kendimizden geçerdik.Bu günlerde birileri çıktı bayrak benim bayrağım vatan benim vatanım yaşarsam bu ülkede sadece ben yapar eder,ben hayat sürerim dedi bütün sahipleneceğimiz değerleri iç edip bizleride her fırsatta her daim bir birlerimize düşman etti.Kim bu birileri?Oy kullanan oy kullanmayı bilmeyen yanlış inançta olan kişiler,bunların seçtikleri seçilmişlikleriyle (Doğru seçildikleri bir sürü şüphe ve şek getirir) yapılamayan icraalarından dolayı istifaları bir onur saymayıp oturdukları koltuklardan hiç kalkmayan siyasal parti liderlerinden tutunda yöneten yöneticiler Nato birleşkesi altında olup her zaman çifte standart' hakimiyeti adındaki ülkeler topluluğu,kendilerine süper güç denilen şu Amerika'sıyla,Rusya'sıyla petrol zenginlikleriyle ellerindeki imkanları kendilerine kullanıp kral ve emir olduklarını söyleyen emirliklerden tutunda Çin'inden yani en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm ülkeleri katabiliriz.Bunlara dış güçler deniliyor.Bu platformlarda eğer güçlü değilseniz birde yalnız yapayalnız kalmışsanız vay halinize.Bunlar şu,bu adı altında ülkemizi işgal ederler,ülkemize her kesimden askerlerle doldururlar ve bunları insan haklarının gerektirdiği haklı gerekçeler olarak görürler.Bütün bunlar niye olur?cevapları çok açık ve nettir.Ülkedeki hukuğun rafa kaldırılıp,ülke hüviyeti olmanızı gerektiren adalet sisteminin yok edilmesiyle olur.Yasalar delinir ve bu yasaların icracıları sistemi eline alan kişilerce tayin edilir özlük hakları onlar tarafından belirlenir ve yapacakları icraatlar hukuğun değilde o gün yöneten kişilerin çıkarları doğrultusunda şekillenirse sizin ülkenize ülke olarak kimse güvenmez ve ülkenizi ülke standartlarında görmezler.Birileri çok iyiyiz diyor,cumhuriyetin en refah dolu günlerini yaşadığımızı halkımızın mutluluklardan ayaklarının yerden kesildiğini söylüyor.Acaba gerçekten öylemi?Belkide öyle.Mutluluk demekki böyle bir şey bazı şeyleri farkındalıksızlıklarla farkettirmiyor.10/Eylül-2020 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Cep telefonlarımız yoktu,zeka seviyeleri gelişsin diye canımızın istediği oyuncakları alabilen zengin aile çocuklarıda değildik.Bu yüzden çocukluklarımızda oyuncaklarla hiç büyümedik,4 mevsim şimdiki gibi her cins meyveyi bulabildiğiniz zamanlar ise değildi zamanlar.Muzu ve bazı meyveleri resimlerde görürdük.Böyle yokluklarla,hiçliklerle dolu bir çocukluktan gelmiştik.Okullarımızda Pazartesi sabahları ve Cumartesi hafta tatili sayılmadığı bu zamanlarda istiklal marşını bir bayrak altında okuyuşumuzla o hafta Pazartesiyle başlar,aynı bayrak altında tüm öğrenciler toplanır hafta sonu Cumartesi öğle üzeri okulu kapatırdık.İstiklal marşımızın söylenişiyle,alyıldızlı bayrağımızın karşısında onu selamlayarak marş bitesiye hiç kıpırdamadan dururduk.Bayrak vatan demekti,uğruna ölmek demekti.Böyle belletip,böyle öğretmişti öğretmenlerimiz.Bayrak için şairlerimiz şiirler yazmış bu şiirleri bizler her okuyuşta tüylerimiz diken diken olurcasına kendimizden geçerdik.Bu günlerde birileri çıktı bayrak benim bayrağım vatan benim vatanım yaşarsam bu ülkede sadece ben yapar eder,ben hayat sürerim dedi bütün sahipleneceğimiz değerleri iç edip bizleride her fırsatta her daim bir birlerimize düşman etti.Kim bu birileri?Oy kullanan oy kullanmayı bilmeyen yanlış inançta olan kişiler,bunların seçtikleri seçilmişlikleriyle (Doğru seçildikleri bir sürü şüphe ve şek getirir) yapılamayan icraalarından dolayı istifaları bir onur saymayıp oturdukları koltuklardan hiç kalkmayan siyasal parti liderlerinden tutunda yöneten yöneticiler Nato birleşkesi altında olup her zaman çifte standart' hakimiyeti adındaki ülkeler topluluğu,kendilerine süper güç denilen şu Amerika'sıyla,Rusya'sıyla petrol zenginlikleriyle ellerindeki imkanları kendilerine kullanıp kral ve emir olduklarını söyleyen emirliklerden tutunda Çin'inden yani en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm ülkeleri katabiliriz.Bunlara dış güçler deniliyor.Bu platformlarda eğer güçlü değilseniz birde yalnız yapayalnız kalmışsanız vay halinize.Bunlar şu,bu adı altında ülkemizi işgal ederler,ülkemize her kesimden askerlerle doldururlar ve bunları insan haklarının gerektirdiği haklı gerekçeler olarak görürler.Bütün bunlar niye olur?cevapları çok açık ve nettir.Ülkedeki hukuğun rafa kaldırılıp,ülke hüviyeti olmanızı gerektiren adalet sisteminin yok edilmesiyle olur.Yasalar delinir ve bu yasaların icracıları sistemi eline alan kişilerce tayin edilir özlük hakları onlar tarafından belirlenir ve yapacakları icraatlar hukuğun değilde o gün yöneten kişilerin çıkarları doğrultusunda şekillenirse sizin ülkenize ülke olarak kimse güvenmez ve ülkenizi ülke standartlarında görmezler.Birileri çok iyiyiz diyor,cumhuriyetin en refah dolu günlerini yaşadığımızı halkımızın mutluluklardan ayaklarının yerden kesildiğini söylüyor.Acaba gerçekten öylemi?Belkide öyle.Mutluluk demekki böyle bir şey bazı şeyleri farkındalıksızlıklarla farkettirmiyor.10/Eylül-2020 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Yorumlar
Yorum Gönder