Ana içeriğe atla

ŞARKILAR BENİ SÖYLER


     
"Bana ne gerek ben zaten her acının tiryakisi olmuşum"...Facebook sayfalarında özelime değerli dostum ortaokul yıllarımda Kozan'da 3 yıl aynı sıraları paylaştığım arkadaşım Fevzi Erdoğan bu şarkıyı göndermiş.Kendisine böyle gönderilerinden dolayı teşekkürler ediyorum.Bir değil bir kaç kere dinledim ve ben bu yazıları kalem ederken defalarca dinliyorum.Şarkı,türkü daha doğrusu müzik,resim,doğa sevdalısıyım.Dağ tepe çıkmaları ve oralardan gözlerime ilişen manzaraları panoramik seyrelemeleri,saatlerce bakmaları severim.Müziğin her türünü dinlemek bana ilaç gibi gelir bu yüzden eczanelere ve hastanelere pek takıldığım olmaz.Bu şarkının menşei yani kaynağı Orhan Gencebay'dır.Herkes farklı farklı apayrı bir değerdir de,Orhan Gencebay sanatçı olarak çok daha farklı bir değerdir.Kişilerin fikir ve düşünceleri ne olursa olsun kimseleri alakadar etmemeli ve benide gerçekten hiç bir kimsenin siyasi görüşü alakadar etmez.Gencebay bu şarkıyı sevenlerine Tanrı'nın tüm mahlukatları yarattığı gibi Allah vergisi yeteneğiyle meydana getirip,yaratarak armağan etmiştir.Çıktığı yıllarda kasıp kavurmuş en çok satan ve dinlenen bir eser olarak rekorlar kırmıştır.Müziğin şusu busu,dini imanı,komünisti faşisti,arabı ,ecnebisi vs.yani milliyeti yoktur.Kulağınıza iyi geliyor,sizler bundan hoşnut olup seviyorsanız,o müzik kim ne der,ne türetirse türetsin,sizin müziğinizdir.Ağzı olan konuşur misali,bir zamanlar arap filmlerinin,arap müziklerinin ve daha çok Mısır'ın 4.piramidi olarak bilinen Ümmü Gülsüm hanımefendinin tüm ortadoğu ve ülkemizi etkisine alan şarkılarının dinlendiği zamanlarda,mecliste bir milletvekili,kürsüde bu müzikleri eleştirmiş,bu eleştirisinden dolayı,radyolarımızda arap müzikleri yasaklanmıştı.Bu yasaklama televizyonların çıkıp evlerimize girmesiyle,bir tek ekran yayını olan TRT televizyonlarımızın ekranlarına da arap müziklerine yakın ve adına arabesk denilen türdeki müzikleri söyleyen sanatçılar alınmıyor,buralarda o türden ve o türe yakın şarkılarda dinlenemiyordu.Neden?;Dinleyenlerin içini karartıyormuş.Sebep bu.Bırak kardeşim,bazen insan içinin kararmasını ister,hüzünlenmek,efkarlanmak ister.Sana ne ya!!..Zaman içerisinde özel televizyonların artmasıyla,bu sanatçılar özel televizyonlarda halkın sevdiği müzikleri halka icra etmeye başladılar.Öyle garip ülke vatandaşlarıyızki vatandaşlar müzik dinlemelerle bile bir birlerini "Sen şu müziği dinliyorsun,ben bunu dinliyorum"diye ayrıştırmaya başladılar.Yahu ali,yahu veli,yahu fadime,yahu hatice,neyi seviyorsan onu dinle.Yani diyeceğim müzik müziktir,başkasına rahatsızlık vermedikçe,arzu eden canının istediği müziği dinleyebilir.Geçmişteki tüm arkadaşlarımı,dostlarımı hemen hemen karakter yapılarından tutunda renk ve yemek alışkanlıklarına,neye karşı hassas ve titiz olduklarına,hobilerine kadar bilebildiğim muhakkaktır ama müzik dili ve sanata tutkunlukları olanların bende ayrıcalıkları daha farklı olanlardır.Kozan'da İstiklal ilkokulumuzda sınıf şarkıcımız Ergün İzgi'nin,o yıllarda sınıfta öğretmenimizin müsadesiyle ders aralarında söylediği şarkılar kulaklarımdan halâ silinmiş değildir.Bu aktiviteler dersi kaynatmamış,sosyalleşmelerimizi artırıp bizleri bir birlerimize daha çok kaynatmış,samimiyetlerimizi pekiştirmiştir.Ergün bana şimdilerde bile müziği çok sevdiğimi bildiğinden whatsapptan çekip söylediği şarkıları gönderir ve beni çok mutlu eder.Dünü ve geleceği yaşayamazsınız ve sadece bu günü soluk alıp verdiğiniz,ayaklarınızın değdiği şu anı yaşayabilirsiniz o anıda sadece kendinize göre yaşamalısınız.Ben Anam'a çekmişim,Anam'da bir türkü sevdalısı türkü delisiydi.Akrabalarımızdan müziği profesyonelce söyleyen tek kişi Hala oğlum Gürsel Kaya'dır.Gürsel edebiyat öğretmenliğini yapmayıp,çok sevdiği müzikle iç içe olmak adına TRT'de zor bir görevi üstlenip,bu görevini sürdürürken müzikten kopamayıp icra etmeyede başlamıştır.Herkesler unutulmaz hatıralarda,belleklerde,bir yerlerde işgalleri vardır,sanat ve sanat icracılarının yapıcılarının yerleri apayrıdır.Ülkemizin ve cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk,hastalanıp,ölümüne yakın son günlerinde radyodan "Benim sadık yarim kara topraktır" adlı bir türkü duyar."Kim bu,bulun bunu okuyanı,söyleyeni" der.Söyleyen çalan ozanların piri Aşık Veysel'dir.Veysel'in yerini yurdunu araştırıp,öğrenip onu almaya giderler ama bu görüşmeye Büyük Atatürk'ün ömrü yetmez.Halbuki Veysel çok önceleri Ankara'lara kadar gelip huzuruna çıkıp Ata'yla görüşmek ister.O günkü bürokrasi uygulayıcıları kılık kıyafetine bakıp Veysel'in pejmude görüntüsünden dolayı görüşmeye müsade etmezler.Veysel vuslat olmayınca Büyük Ata'nın ebediyete intikalinde Atatürk'e Ağıt" türküsünü yakar.Şimdi imkanlar ve olanaklar çok fazla.Elinizdeki cep telefonlarından beğenip,istediğiniz şarkı yada türküleri yazın bulun dinleyin.Google'den yazıp,youtube den bu ağıtı dinlerken çok üzüldüğümü ve bir o kadarda çok beğendiğimi itiraf ederim.Bizler Bozkır topraklarından çıkan,bilmediğimiz diyarlarda,yaban ellerde,kişilik arayıp bulmaya çalışan gurbet çocuklarıyız.Sılamız Bozkır,orada yaşadıklarımız,geçmiş anılarımız,sevdiklerimizle paylaştıklarımız,gerilere gidilip bakıldığında içimizi burkar ve ezer.Bu yüzden ağlamaklı duygularla doludur bir yanlarımız.Köçek oyunlarımız eğlenmek amaçlı çalınıp söylensede hepsi derin duygulara hitap eder ve içlendirir.Bazen hüzünlenir,ağlamak istersiniz,o benim sorunum benden başka kime ne!!Ben müziği seviyor,hangi müziği dinleyeceksem kişi rahatsız olmuyor yahut etmiyorsam şuna,buna,ona ne.Youtube kanallarında sanat müziği dinlemekteyim.Bu gün tüm şarkılar beni söyler,beni söyleyecek.Sizlerde şarkılar söyleyin,şarkılar dinleyin çok farklı güzelliklerle dolu havalar yaşayacak,rahatlamalara yönelen başkalaşımlar geçireceksiniz..18/Temmuz-2020 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...