Bir değil defalar defalar kere bizim ülkemizde yapılan artık olağan dedirtecek kadar alışılmış şekle dönüşmüştür kadın kıyımları.Ben buna artık kıyım diyorum.Bunların bu tür vahşetlerin ardı arkası kesilmiyor ve ülkeyi yönetiyoruz diyenlerin bu vahşetleri yapanlara alacakları,uygulayacakları caydırıcı ceza ve müeyyideleri yok.Bu ülkenin en büyük ayıplarından biri kadın cinayetleridir.Herkeslere yaşamak için bir hak verilir ve bu hakkını yaşamak için Dünya'lara gelen kişi kimselere ipotek ettiremez,kimselerin tekellerine veremez.Kimse kimsenin malı ve sahibi değildir.Zanlı kendince olmayan bir,yani katlettiği kişinin arkasından atıp tutarak cinayetine haklı gerekçeler sıralıyor.Bu daha alçakca olanı.Her ne olursa olsun kişilerin yaşama hakları her hangi bir kişi tarafından sonlandırılamaz.Hele bu kişi erkeğin gücü karşısında doğası gereği güç yapısı karşı koyamayacak yapıda olan bir kadınsa.Bir fert olarak bu cinayeti işleyen kişinin başını koparsalar en ufak bir üzüntü duymayacağımı belirtir böylelerine hücrelerde cezasının infaz edilmesini ve katıksız ekmeğe mahkum yöntemlerin uygulanmasını isterim.Bulunduğu yere dışkı yaparak,bulunduğu yerde yatarak ve diğer mahkumların arasına asla hücresinden salınmadan uygulanacak bir mahkumiyet acaba bu kişilere bu şekil kıyımları rahatça yaptırırmı?Bu ülkenin meclisinde ota boka önerge veren bir sürü mebus var.Böyle bir uygulama için neden önergeler vermiyorlar?Yazıklar olsun vermeyenlerede,her ne şekil olursa olsun insan hayatı katledenlerede..23/Temmuz-2020 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan
Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...
Yorumlar
Yorum Gönder