İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanıp hep çalışmalara odaklandık.Gün akşam olmuş,kervanlar taa ötelerdeki dağları aşıp yok olmuşlar,bizler kervanları kaçırtıp geç kalmışız.Gördük canlarımızın istediği sofraları,bu sofralarda her çeşidinden yiyecekleri önlerimize serseler iştahlarla kaç lokma yiyenleriniz var?.Çok az,yeseniz bile iç organlar izafiyetlere uğramış nefes almalarda zorluklar çekiyoruz.Hangilerimiz gecelerimiz bölünmeden yataklarımızda rahat uykular çekebiliyoruz?.Aynalar koştura koştura karşılarına geçip uzun uzun betlerimize,benizlerimize bakacağımız nesneler değil.Yansıyan siuletler bizlere hiç benzemiyor.Kapalı kaldığım yasakların olduğu şu günlerde Konya'nın yeşillikleri henüz yok edilmemiş Meram'da bahçeli evim olması bana can sıkıntılarını pek yaşatmıyor.Yeşili görmek kadar güzel bir şey yokmuş.Toprakla uğraşmak kadar hayata anlam katan nesnel uğraşlar harici uğraşlar hiçmi hiçine anlamsız ve boş uğraşlarmış.Serçeler ağaçlar arasında ötüşlerini belli belirsiz günün karanlıkta olmayan saatlerinde sürdürmekteler.Yeni yavrularını heyecanlarla uçurmakta ve uçuşlara hazırlamaktalar.Yavrulardan bazıları tüylenmeden gözleri bile açılmadan yuvalarından bahçeye düşüp ölmüşler ve karınca istilasına uğramışlar.Doğanın değişmez ve acımasız kuralları bunlar.Bahçeye diktiğim domates fideleri çiçeklenmişler.Bunları görmek yüzümde tebessümler dudaklarımda gülücükler oluşuvermesine neden oluyor.Üretkenlik insanı mutlulaştıran güzel bir şey.Mademki üretmeyle mutluluklar duyuluyorsa öyleyse neden üretmelere dönmüyoruz?,bu da ayrıca düşünülmesi gereken önemli bir konu.Dün akşam Bor madenlerinin sadece ülkemizde olduğu ve bu madenlerin ise emperyalist ülke Amerika'ya çok ucuz bir bedelle satıldığı bir yazıyı whatsaptan rehberimdeki arkadaşlarımla paylaşmıştım.Arkadaşlarımdan bazıları msj.larla dönüş yapıp protesto ettiklerini belirtir cevaplar yazmışlar.Bunları okur ve msj.lara karşılıklar yazarken bir arama vardı.Onu açmamla gülümser ve çok güzel bir yüz telefonumun ekranında karşıma çıktı ve sonra kapandı.Arayan çok sevdiğim,hayran olduğum Selma Güneri hanımefendiydi.Bu bir anlık görüntünün ardından kapanmayla birlikte arama tuşuna yanlışlıkla basmış olacağını düşündüm ve galiba yanlış aradınız diye ileti gönderdim.Evet göndermiş olduğunuz paylaşımı okuyordum yanlışlıkla basmışım diye cevap iletisi gönderdi ve arkasından da nasılsınız diye halimi hatırımı sorar bir cevap iletisi yazmış.Selma Güneri Hanımefendi Konya/Çumra'da benim 64-lü 65li senelerde izlediğim filmlerde tanıyıp hayran olduğum sanatçılarımızdan.Onun daha talebelik yıllarında çok küçük yaşlarda sinema seyircisinin önüne başrol oyuncusu olarak çıkarılıp bu rollerden alın akıyla çıkması bilhassa kadın seyircilerimiz üzerinde bıraktığı etki çok fazla olup,onu milyonların sevgilisi haline getirmiştir.İstanbulun Kızları,Bitmeyen Yol,Ben Öldükçe Yaşarım,Kasımpaşalı Recep,Boşver Arkadaş ve mevzuu seneler itibarıyla daha nice sanat değeri olan filmleriyle Türk sinema seyircisinin üzerinde bıraktığı etki çok fazladır.Selma Güneri Hanımefendi şimdilerde boş durmamakta,çok sevdiği sinemanın evlere televizyonların girmesi ve bundan dolayı sinemanın hak etmediği bir konuma düşmesiyle sinemadan kopmamış yeni sinema yıldızları yetiştirmek için bir okul açarak bu okulda öğreticilik yaparak çok kopamadığı sinemaya yıldızlar yetiştirmekte ve hizmetler vermektedir.
Bir gün bir köşeye çekilip durduğumuz anda hayatlarımızın da bittiği anlardır.Hiç bir şey yapmamak,yapamamak insanı hastalıklara maruz bırakır.Çalışmak ve üretmek canlının var oluşunun ispatlığıdır.Elbet hayat bir gün nihayetinde bazılarımıza biterken,bitmeden atalarından öğrendiklerini yeni gelen nesillere yararlı nafi olacak şeyler olarak öğretecek,öğrettiği eserleriyle ölümsüzleşip kalplerden silinmeyecektir.Yaşarken bir şeyler bırakılmışsanız asla unutulmazsınız..6/Haziran-2020 Şerafettin Sorkun/Konya'dan
Yorumlar
Yorum Gönder