Ana içeriğe atla

ŞANS KADER

    Şu hayatı doyasıya kucaklayayım sorumsuzca yaşayayım istiyor alabildiğine sınırsız,limitsiz mutlumu mutlu olmaya çalışıyorsun bir yerlerde yürüyen tekerleriyin önüne taş koyulur misali tökezleyip duraklamak zorunda kalıyorsun.Her insanın sabah yataktan kalkışıyla birlikte yapma ihtiyacını hissettiği gerekçeleri vardır.Bu gerekçelerle gününe başlar.Sanırım bunların halledişlerine gücün yetmemesi ruh halimize yansıyan etkenler olarak olumlu olumsuz tüm benliğimizi teslim almışçasına çepeçevre bizi sarıp sarmalar.Bunun içinde çaresizlikler bunun getirdiği sıkıntılar ruh hallerimizin dışarıya yansıyış şekillerini belirler.Yazılı ve görsel medyada ülke için yararlı oldu,şu yapıldı,Türk halkı artık rahat edecek,insanlarımız yarınlara mutlu girecek,yarınları aydınlık olacak denilen hiç bir haber yok.Yeni yıl geldi,2016 ya yeni zamlarla giren bir Türkiye var.Gaza,tuza öteberiye ama aklınıza gelebilecek herşeylere zam var.İlkokul evrelerinde okuma kitaplarında okuma parçalarının ve bazı şairlerin bu okuma parçalarına ekledikleri şiirlerin etkisinde kalırdım."Yine başladı soğuklar Esiyor rüzgar acı acı Nasıl geçireceksin bu kışı elma ağacı.Gölgende yokki sana arkadaş olsun çocuklar Artık kuşlarda uğramıyor yanına"diye aklımda kaldığı kadarıyla dizeleri devam eden bu şiiri okudukça içlenir Elma Ağacına acır,üzüm üzüm üzülürdüm.Beş para etmez,sahtekar,vatandaşını düşünmeyip devlet adamlığından ziyade hokkabaz zihniyetli kişilerin egemen olduğu siyasal yapılar diğer komşu ülkelerin yanında soğuklarda yapayalnız kalan elma ağacı gibi bizim Ülkemizide yapayalnız,çaresiz,biçare bir konumlara getirdi.Televizyon ekranlarında haberleri izlerken devlet adamlığına soyunan siyasilerin bir cenazede kaykıla kaykıla kuran okuduğunu gördüm.Bu zatı muhtereminlerin bu tavırlarını görsel medyadan alenen görünce her nedense içimde engel olamadığım,dindiremediğim bir gülücük coşkusu peydah oldu.Ayağa kalktım önce kıbleye saygı durşunda bulunup bu gülücük coşkusumu diyeyim,akarsular coşkusunu andırır selimi diyeyim her neyse engel olamadığım bu durum başka bir kanala yönlenmemle son buldu.Bu siyasileri çeşit çeşit ilgi çekme ve reklam seneryolarını hep görmekte ve bu görselliklerle onlara oy akışları yapmaktayız.Mesela birileri köprülere çıkıp intihar etmeleremi niyetlendi hayatından ülkesinde çok mutlu olduğundan dolayı bezmişmi? Oradan bu yetkili siyasi poltikacılarımız tesadüfi geçmese bu vatandaş mutlu Türkiye'den aşırı mutluluğun meydana getirdiği bunalımdan dolayı hayatına son verip göçüp gidecekti.Ne yazıkki bu kabül edilmesi güç bir gerçek.İnsanlar aşırı mutluluktanda bazen canlarına kıyabilip,hayatlarını sonlandırabiliyorlar.Eskiden bir Uganda devlet başkanı İdi Amin vardı.Halkın ve Dünya'nın dikkatini çekmek için 30-40 kişiden oluşan silahlı gruba,kendisine yalandan suikastlar düzenletir ve İdi Amin bu silahlı gruptan çatışarak çıktı diye reklamlar yapar yazılı medyasında yağdanlık yazarlarının şatafatlı kalemleriyle bu haberleri bütün Dünya'ya pompalardı.Emperyalist Amerika bu yağız devlet şahsiyetini sessiz sedasız yok etti.Ne ölüsünden ne dirisinden 30-40 yıldır haber yok.Bizim ülke yöneticiliğini ellerine iktidar olmakla geçiren politikacı değerlerimizin 50 yıldır beklenen lider olarak halkın gözleri önünde kuran-ı kerimler okuyup,camilerde ön saflarda bulunup ,intihar edecek kişileri bile sırtını sıvazlayarak intihardan vazgeçiren bu yüce politikacılarımızın böyle şeylere ihtiyaçları varmı yokmu bilemiyor ve anlamış değilim.Yani İdi Amin'in yaptıkları gibi düzmece seneryolarla dikkat çekmelerden ve gündem oluşturmalardan bahsediyorum.Bu teknolojinin gözü çıksın,boynu boğazı altında kalsın.Şu uydu yayınları başladı Dünya'nın her tarafından haberleri izleyebiliyor ve bu haberleri izleyincede bazı olumsuz durumlara ister istemez şahit oluyorsunuz.Bunlardan bir tanesi Almanya Devlet Başkanı Merkell.in bir Pazar günü eşi yatakta uyurken onun sıradan bir alışveriş merkezine gidip ve bu sıradan alışveriş merkezinde de sıraya girip pazar günü eşiyle kahvaltı yapmak için ekmek aldığı haberini okuyorsunuz ve kızıyorsunuz.Bir başka ülkenin devlet başkanının toplu taşıma araçlarından birinde görebiliyor ve bu araçta yer olmadığından onun ayakta seyahat ettiği haberini okuyorsunuz ve bu olumsuz haberleri okuyuncada ifrit oluyor tüm sinirlerinizi felç edercesine bozuyorsunuz.Yanında koruma ordusu olmadan,zırhlı makam aracı olmadan bir devlet başkanı böyle alalade durumlarmı sergiler?.Ayrıca bu devlet başkanı kişiler ev alacak paraları yoksa sıradan vatandaşlar gibi sıradan hiçbir koruması olmayan evlerde kirada oturuyorlarmış.Böyle salaklıklarda oluyor ve bu saçma sapan haberleride yukarıda bahsettiğim boynu boğazı altında kalasıca teknoloji saçmalığı uydu yayınlarından izleyebiliyoruz.Bir Türk vatandaşı olarak bu duruma çok üzüldüm.Acaba diyorum bizim 50 yıllarda 100 yıllarda gelmesi zor,anca bize nasip olan bu politikacılarımız bu durumları görsede onlarada  saraydan bir yer verse biz onları hem korur hemde kendi ülkelerine çalışmaya giderlerken özel uçaklarla getirir götürürdük.Yılbaşından evvel yani 2015 senesinin son günleri vatandaşlarımız milli piyango bileti almak için bayiilerin önünde kuyruklar oluşturmuşlar mutlu Türkiye'de yeni yıla büyük ikramiyenin kendilerine çıkmasını isteyip zengin girmek istiyorlar.13 yıldır halinden memnun olmayan bir tek vatandaş yokken parayı ne yapacaklar bilmem.Ben itibar etmeyip almadım almıyorumda.Sıradan numaraların olduğu bir kağıt parçasını para verip alacaksın ve ona para çıkacak ve sen politikacılara yaptığımız  sarayın 2 aylık gideri kadar olan 50-55 milyon TL.nin sahibi olacaksın.İnanılacak gibi değil.Acaba şansımı seneye birde benmi denesem,şans kader bilemezsiniz...4/Aralık-2016  Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...