Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SANDI'dan SİLİNEN SİLİ-10

      Sili Sandı'dan azık çıkınını alıp,matarasınıda suyla doldurup yollara çıkarken içinde Devre'ye taşıdığı çocukca masummu masum derin sevdanın başına neler getireceğinin idrakında ve algısında değildi.Hava soğuktu,bulunulan yer yazın bile ayaza kesen Toros dağlarıydı ve Toroslar yağan karlarla bembeyaz olmuş tipiye dönüşen görseliyle göz gözü görmez vaziyetler hasıldı.Nitekim aşırı kar yağışlarının artması ve tipiye geçmesiyle Sili yürüyemez hareket edemezken gözlerine ilişen karartı kayaların kuytularına kendini zar zor atabilmişti.Burası pek güvenilir koruyucu özelliği olmayan bir yer olmasına rağmen karların ortasında hedef olmaktan daha iyiydi.Üzerindeki soğuğa karşı korunmak amaçlı garanti olarak gördüğü kepeneğine güvenmesinin yanı sıra yağışlardan ve tipiden dolayı eh işte diyebileceği bu sığındığı yerin açıkta kalıp yüzüne karlar vurmasından çok çok daha iyi olduğu düşüncelerini taşıdı.İçinde yaylaların buz gibi sularının olukları bitirircesine içse bile söndü...

TANIYAMADIĞIM FOTOĞRAF

      Kıymet bilenlerle yaşayacaksınız.Hatrın sayanlar,hatır sorup gönüllerinizi alanlarla.Bunları bilmeyen,görmezden gelenlerle,zamanlarınızı israflar edip,ömürlerinizden yakmayacaksınız.Yeşilçam filmlerini seyrederken,dinlediğimiz şarkılar,filmin akışıyla konuyla özdeşleşip görselimize yansırken,kırlarda,tepelerde,salt sipersiz bir alanda yağmurlara yakalanışlarımızla,üzerimize vurarak çıplak tenlerimize kadar elbiselerimizden inen ıslaklıklarla ürperir,duygusallaşır,bu duygu çokluğuyla derin his dünyalarında kaybolur giderdik.Elveda demek zorunda kaldık alıştığımız sokaklara,mahallerimizde alanları bol oyun sahalarımıza,birbirlerine çatılı iki katlı evlerimize.Her taraflar koca koca devasa inşaat alanlarıyla doldurulup,caddelerimiz ise bir sürü araç istilasıyla bizlere yaşama hakkı serbestliği tanımaksızın alıştığımız o samimiyetlerden soyutlanan yokluklarla evlerimizde tv.başlarında ama siyasi ama saçma sapan dizi ve yayınları seyretmelere mecbur bırakılan robotlara d...

ŞANS ESERİ

    Ufuklara görebildiğimiz alanlara bakarız ara ara.Oralarda dağlar ilişir gözlerimize.Ufuklar bakışlarımızda gökle birleşmiş gibi zuhur eder uzaklardan görsellerimize.Bu dağların arkasına saklanır güneş çekilir giderek.Öylemidir acaba?Öyle değil ama ben çocukken öyle sanırdım.Güneşin gidildiği,o dağların tepelerine çıkıldığı zaman batıp giden güneşi tekrar görebileceğim düşüncelerini taşırdım.Öyle olmadığını büyüdükçe yaş aldıkça,usul usul,yavaş yavaş öğrendim.Yaşadığımız nefes aldığımız anlarda vardır,kafamıza sığdırıp düşüncelerimizde var ettiklerimizde.Tanrı'da,korkularda,geçmişte,gelecekte,var olan akla gelen herşey nefesler bitişiyle,ölünüp yok olunca bitmiştir.Tanrı;adem babamız anaların anası havva anamızın kendisine sunu ettiği bir meyveyi yedi diye,kalıcı beka kıldığı yaşamı bir başka dünya ya aktarmaya neden gerek gördü?.Vardır elbet bir bildiği.Öteyi,beriyi,arkayı,önü,sağı,solu,tepeyi,aşağıyı fazla kurcalamamak gerek.Otur sofraya önüne konan yemek her neyse ye,suy...

YOK EDİLEN SEVDALAR

Soylu sevdaları kervanlarla,develere sırt edip katar katar,obaların yüklenilip götürüldükleri gibi karlı uzak dağların arkalarına götürdüler.Kervanların yol alıp gidişleri misali geçip gitti günler.Geçip giden günlerle güzel sevdaları bulmakta,yaşamakta artık çok zor.Belki hızlı koşuldu,bu koşmalarla çok şeyler kazanıldı.Varılan yerler emek olmadan elde edilen kazançları andırdı,mutlu olunmadı herşeylerin basit,zevk alınmaz,çarçabuk heveslerden düştüğü gibi sevdalarda eğreti ve basit olarak yol aldı.Sevgilileri kapılarda pencerelerde görmelere koşmalarımız,sokaklarda,caddelerde,okul önlerinde gelmelerini beklemelerimiz,peşleri sıra sürüklenip gitmelerimiz bitti.Cep telefonlarımız var günün herhangi bir saatinde arayıp buluşabiliyor,buluştuğumuz zaman ise eski zamanlardaki gibi sol yanımızda depremler olurcasına titreyip ürperdiğimiz heyecanların zerresini yüreklerimizde taşımıyoruz.Daha eskilerde sevgiliden bir mektup gelmesi onu defalarca okumalar,dönüp dönüp her satırını bir dah...

2023/KASIM'ında KONYA'da

       Gelmedi işte gelmedi yine diye gavilleşilen randevu yerlerinde beklemelerde sitemler edilir,vesveseler yaşanır,çıkar gelirse tebessüm edilir,gelişiyle tüm o öfkeler anında unutulur,ara sokaklarda saatler silinir,yürüyüşlerle zaman unutulurdu sevgiliyle.Elini tutuverirken bi cesaretle,heyecanlar artar,yürek çarpışı şiddetlenir,elektrikler çarpmış gibi ürpertiler duyulurdu.Şimdilerdeki gibi çarşı tazıları gibi serbestlikleri yoktu kızların.Evden müsadeler verilmez,izin alamamışta gelemezse "O gün seni beklemelerimle ağaç ettin" diye yalancı küsmeler olurdu.Küstüm denirdi.Böyle söylenir ama gerçekte kızılmaz,sitemkar serzenişler yaplırdı.Konya'da anıt meydanında devlet tiyatrosu önündeki,okula giderken çarşıya inişlerimde gençlik yıllarımda sürekli geçtiğim kaldırımlardayım.Kaldırımlardaki bordür taşlarının yol boyunca uzun uzadıya dizilişlerine bakıp,sanki bir döküman edecekmişcesine tek tek sayıp sayılarının hesaplarını tuttum.Cadde boyu şehir güzelliği için be...

FELEK VURGUNUYUM

  Nasılda eserdi hışırtılarla.Ağaçları ora bura sallar bazense dallar kırılır yada köklerinden sökülür çatırdar sesleri duyulurdu.Kuşlar hepten haberli sinmişler yuvalarına sesleri kesik.Burdayım bir yerde aranmayan,yapayalnız odamda.Pencereden rüzgarın,fırtınanın hoyratlığına hırçınlığına bakıyorum.Bir köpek geçiyor hızlıca sokaktan.Belliki sinecek kuytu bir yer aramakta.Mutlak düşüncelere takılı kalıp geçmişten hesap soracak gelecekten çıkış arar ince hesaplarım yok.İçimde bir giz gibi saklı ilk öptüğüm kız geliyor aklıma.Bulutların üzerinde uçuyormuş gibi nasıl bir histi o an yaşadığım ve asla bir daha o anı,öyle bir hisi asla bir daha yaşayamadığım.Çekip çekip gidilir olundu.İstesenizde istemesenizde sevdikleriniz ellerinizden söke söke alınıp götürülür olundu.Bir türküm olmalı çalıp söyleyeceğim,söyledikce kaybedilen sevdiklerimi unutup felek vurgunuyum diye avutulacağım..03/Kasım-2023 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

O ŞEHİR İÇİMDE YAŞAYAN BOZKIR

       O yıllarda emekler vardı insanlarımızda.Benim doğduğum hayata ilk ürperişlerle başladığım,kendime göre sahipleneceğim her şeylerinden zevk alıp,ortasından geçip giden çarşamba çayının bahardaki coşkun akışlarından,daha fazla debileri yüksek heyecanları taşıdığım yer Bozkır.Bana göre anlamlı ve değerli bulduğum gezegenin bu coğrafyasında nefes alışımla acı,tatlı tüm duygular harmanlanırken,diyebilirimki o yılların hayatımın en güzel yılları olduğudur.Ağaç oluklarından buz gibi sularındanmı içmedim,bağlarında,çayırlarında,çimenlerinde,dağlarında azmı ayaklar sürüdüm.Günün inip,güneşin dağlar arkasına çekilip batışıyla,akşam karanlığı çöker ve her yatağa yatışla gezmelerle,tozmalarla doyamadığım Bozkır'ımı,ertesi günü kafam yastıktayken daha fazla keşfetme ve tanıma heyecanlarıyla düşler kurarken,uykulara dalar giderdim.Bir kent muhakkakki görseliyle muteber olarak düşünülsede,o tarihlerde,orada yaşayan insanlarımızla paylaşılan ve yaşatılan kültürlerlede o kenti...