Ana içeriğe atla

Kayıtlar

DURMUŞ KAPLAN

      Yakın arkadaş çevrem çok iyi bilirler.Her sabah olmasada aralıksız hangi mevsim olursa olsun sürdürdüğüm koşularım,uzun yürüyüşlerim ve kültür fizik hareketlerim var.Bu virüslü günlerde de kimseler uyanmadan kuşluk ötüşleri başlamasıyla koşular için sabahın ilklerinde evden çıkıyorum.Koşuların satırlara sığdıramayacağım sağlıki yönden faydaları çok.Özgüveni yüksek tutturduğunun yanı sıra uyku sorunuda yaşatmıyor.Yorulmadan evde oturduğunuz yerlerde dinlenmelerin farkında olmaz,sıkılır durur,sıkıntılarla buzdolabının kapağını açar abur cubur vakitli vakitsiz ne bulursanız atıştırır durursunuz.Muhtelif zamanlarda gününüzün çok az sürelerini spora ayırırsanız dinç olabilir,genç kalabilir,sağlıklı bir ömrü devam ettirebilirsiniz.Dün hayatın önümüze kader yazgısı olarak çizip,iş aş gereği yollarımızı ayırdığı arkadaşlarımdan Durmuş Kaplan'la uzun bir whatsap görüşmem oldu.Durmuş Kaplan spor camiasının Konya'da yakından tanıdığı efendi kişiliği,oynadığı güzel futbolla bu...
En son yayınlar

DENİZ

Deniz’e ait eşyalar, infazdan sonra, siyah bir torba içinde babasına teslim edildi. Torbada 31 kalem malzeme vardı: Yeni açılmış Birinci sigarası… İki tükenmez kalem.. Askılı atlet, fanila ve yün başlık… Kahverengi ceket ve pantolon… Haki renk bir yün gömlek… Füme terilen pantolon… Kendi yeşil, yakası beyaz, fermuarlı kazak… Bir küçük, bir büyük İngilizce sözlük… Türkçe-Almanca sözlük… Brecht, Ahmed Arif, Mehmet Fuat’ın kitapları Babasından gelen mektuplar… Bir cep aynası, bir cep defteri… DENİZ GEZMİŞ'İN SON ŞİİRİ "Yenilmişsem Elim kolum bağlı Boynumda yağlı ip Gelip dayanmışsam darağacına Dudaklarımda yarın Gözlerim yarınlarda Unutmak mı gerek seni Kapılar kapalı Tutulmuşsa gece kapkara yollar Sıcacık bir sevgi sunmayacak mıyım insanlara Bakmayacak mıyım yarınlara Seslenmeyecek miyim insanlara" DENİZ GEZMİŞ (Bir cep defterinin boş sayfasına, kendi el yazısıyla yazmıştı bu satırları Deniz.) Alıntı..

YAĞMUR DÜŞÜŞLERİ

     Baharın koynundan kaç çiçekler alıp onlarla birlikte iç ettiğim yalnızlığı hayatımın en üst yaşanılası güzellikleri olarak gördüm.Kör akşamlarda kapalı odalarda kalbimin sükunet bulduğu şarkılar söylendi.Yaşadığım kentlerin tüm zamanları bir bir aklımdan geçti.Ekin tarlalarını,üzüm bağlarını,kavun,karpuz bostanlıklarını,harman zamanlarını bir tablo seyreder gibi gözlerimin önüne getirdim.Toprağın her yağan yağmurlardan sonra hoşa giden kokusu vardır...Düşmelerle,kalkmalarla geçsede günler,haftalar,aylar mevsimler,yıllar.Kalbimde saklanan ara ara özlediğim hatıralara yansıyor,yağmur düşüşleriyle ıslanan toprak kokmaları,o eski günleri özletiyor..06/Mayıs-2025 Şerafettin Sorkun/Konya'dan  

YOKSUL SEVDALAR-16

      Günler haftaları,haftalar ayları,aylar seneleri rüzgar esmeleriyle,yaprak dökümleriyle,karların düşmeleriyle,yağmurların inmeleriyle yeni doğanlarla,yaşlıları kara toprağa almalarıyla bir bir aşırıp çok zamanlar geçirdi.Ülkemizde kılık kıyafet kanunu 11/Ekim-1926 senesinde değişmesine rağmen öyle herkeslerin yasa çıktı grant tuvalet giysilere bürünüp ülkenin ekonomik durumlarının iyi olmamasından dolayı üzerlerinde smokinler,ayaklarında gıcır gıcır giyip dolaşacakları iskarpinlerle eylemleri ve seyirleri hiç olmadığı gibi,1950 li yıllarda bile köylerde koca adamlar erkek çocuklar entari,kadınların milli giyecekleri ise şalvarlardı.İbrahim Hafız'ın çocuklarıyla denk yaşlarda olmasada onların eskiyen giyecekleri kısa uzun bol dar ölçütleri gaile alınmaksızın uydurulup artık diye tabir edilecek kullanılmış giyecekleri giyiyordu.Bunlara alışmıştı ve tınmıyordu.Hafız'ın çocuklarından Mehmet (Sağlam) Tahir,Kerim İbrahim'den büyük,Hakkı ve Nail ile ise hemen hemen aynı yaş...

YOKSUL SEVDALAR-15

     Jandarmalar yukarıdaki kırsalda ölen kişinin başında,hükümet tabibini ve cumhuriyet savcısını,kumandanlarının talimatları gereği daire oluşturup kimseleri yanına yaklaştırmadan beklemeye başlarlar.Apdullahın karısı mesafe uzakta olsa kendilerine jandarmaların hudut biçtiği yerden kişinin görselinin üzerindeki yük ve yükü kaldırış biçimiyle uzaktan görünen duruşu kocası olduğu kanısını kesinleştirir.Köylünün kanısıda Apdullah üzerine yoğunlaşır.Kadın olduğu yerden duygularına gem vuramaz ağlamaya başlar.Oğlu ve gelinide analarının ağıta dönüşen ağlamalarına katılır.Ciğerleri pareler eden bu ağlamalar yukarılarda yankılara dönüşür.Apdullahı sevmeselerde orada bulunanlar da ister istemez gözyaşları dökerler,köylüye engel olup nöbet tutan erlerin bazılarıda bu dramatik sahnelerden etkilenip göz pınarlarından galeyana gelen gözyaşlarına engel olamazlar.Fark ettirmemeye çalışarak akan gözyaşlarını yenleriyle silerler. kadının  ve oğlunun bir iki kez jandarmaların orad...

YOKSUL SEVDALAR-14

      İnsan hisleriyle yaşayan duygusal varlıktır.Uçmaları,koşmaları bazı bazı yemyeşil zümrüt gibi çayırlara atıp gövdeyi uzanmaları,onların görsellerini hazlar alarak seyretmeleri daha doğrusu tümden güzellikleri yaşamaları ister.Koşullar gerekmiyor,içinde bulunulan durumları bunlara el vermiyorsa elbette umulara yönlenip bir gün mutlaka der,olmayan şeylerin gelecek bir günde olacağının inancına ve beklentilerine yönelir.Dünya kapitalizm çarkları kıskaçlarına alınmış bu çarklar hiç durmamacasına dönmekte zayıf olanı yutup yok etmekte,çarkların döndürücülerini ise korkunç servetler edinmelerini sağlamaktadır.Vatan diye gözlerinizi açıp büyüdüğünüz topraklarda iş aş peşinde koşuyor,destekler olmaksızın refah seviyelerinizi artıracak,düzeltecek olanaklardan yararlanamıyor,sokakları mesken ediniyorsunuz.Baba köyüne dönemez olmuş sokaklarda iş bulamamanın,yiyecek temin edememenin,gidecek dinlenecek,kafasını bir yastığa koyup yatıp uyuyacak yerinin olmamasında perişan durumla...

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...