Ana içeriğe atla

UYUTULUP OYALAMALAR


Ana muhalefet partisi başkanı grubuyla bir şehit cenazesine katılıyor.Orada her şey artık süratle aksatmaksızın çok kolay olacak,meclislerde şunun bunun oylamalarına gerek kalmadan işler hallolacak diyen iktidarın tek yetkilisi olarak halktan "yetkiler az geliyor verin bu kardeşinize yetkiyi nasıl uçacağız görün" diye anayasa değişikliği oyları bile alıp atı alarak üsküdarı aşıran daha oyların tamamının sayımı yapılmadan YSK tarafından kendisini yetkili kıldıran şahsım devleti kurucu devletinin tüm güvenlik yetkilileri en altındakinden en üstündekine kadar hepsi bir arada bulunurken sabıka kayıtlarında "İnek Hırsızı" olarak geçen kişi ve kişiler tarafından linç edilmek istenildi.Bu bir şehit cenazesinde köylük alanda olmuş ve tesadüf eseri linç edilmek istenilen ana muhalefet partisi lideri bir yere sığındırılarak kurtarılmıştır.Bu haberleri görsel ve yazılı medyadan görüp bilgileri edindiğim zaman tüylerim diken diken olmuştu.Bir kaç hafta evvel halkın merkez bankasındaki parası 128 milyar dolar tepe taklak edilerek buharlaştırıldı,çok özel birilerinin servetlerine servetler kattılar.Şahsım devletinin belediyeleri damgalar,kaşeler vurarak devlet görevlisi olarak gelir düzeyi yüksek ülkelere kişi başı 7000-8000 avrolar alarak mafyanın yaptığı suç teşkil eder işlerle uğraşıyorlar.Bir belediyenin 300 kişiye yakın bu uygulamayı yaptığı haberlerde geçti hesaplayın kişi başına ne kadar para ettiğini.Çalışacak olan halkın oy verdiği muhalif belediyelere ise sudan bahaneler uydurup kayyumlar atıyorlar.Ticaret bakanlığında 9 milyon Tl.lik deterjan yolsuzluğu yapılıyor.Daha evvel ayakkabı kutularında birilerinin evlerinde veya özel yerlerinde çıkan dolarları hiç bir savcı veya muhakeme sen bunları nerden buldun,nasıl kazandın diye sorgu sual etmiyor ve o yetmedi faiziyle hırsız oğlu hırsızlara geri ödenmesi kararı çıkarılıyor.Bizler vatandaşlar olarak,maske bulamıyoruz,ev kiraları ödemelerinde zorluklar çeken vatandaş sayıları haddini aşmış vaziyette,aşılarımız tam yapılmış değil,işlerini güçlerini kaybedip dükkanlarını kapatan esnaflarımızın ardı arkası kesilmiyor,borçlarını ödeyemediği için intiharlar eden vatandaşlarımız var ama gel ve lakin birileri altına son model 2 adet lüks mersedes daha alıp,halka ise;muhalefetin fikriyle o da,soğan ve patates dağıtmayı uygun bulabiliyor.Sitem ve şikayetlerim particilik veya partizanlıktan değil.Ben bir vatandaşım,benim refah düzeyim artmazsa,çorlarımız,çocuklarımız başka ülkelerde kendi ülkelerini bırakıp oralarda kendilerine bir gelecek arama düşünceleri taşıyorlarsa ve bunların yakınları ve hiç iş yetkisine haiz olmayan kişi ve kişileri 5-6 yerlerden ballı maaşlar alıyorlarsa bunlara yaptığımız duyarlılıkların particilikle,dincilikle,imanseverlik ve müslümanlıkla savunulacak hiç bir yanı ve yönü yoktur.Bilineki ülke ülkelikten çıkmış hırsızlar istilasına uğramıştır.Sandık,mandık,seçim şu bu diye bu halk boşuna oyalanmakta,avutulup uyutulmaktadır.19/Nisan-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...