Ana içeriğe atla

OYUNAMI GELDİK


       Taa dedemin dedesinin,dedesinin,dedesinin,saymakla kafam karıştı,içinden çıkamayacağım.Karışmaması mümkün değil,akıl yorgunluğuna sürükleniliyor.Kolay anlaşılacak şekilde ata babalarımızdan diyelim.Ceddimizden çok güzel,sulak,verimli mahsülleri bol piyasada her zaman değeri ve ederi olan rağbet edilen,ürünler veren,sahiplerini kalkındıracak,rahat ettirecek,ele güne muhtaç ettirmeyecek,miras kalan bir tarlayı senelerce ama senelerce bol ürünler alarak işler,çalıştırır ve ürünler alırken nüfusca çok artmamız ve maddi yönden daha iyi imkanlara eriştik,bu yüzden kendimiz çalıştırmayalım,özelleştirip taşeron kişilere devredelim,bizlerde oturduk yerden farzedelimki,bol kazançlar elde edelim dedik.Bizleri çekemeyip,karıştırmalara çalışan diğer tarla komşularımızın,hasat ettiğimiz bu bol ürünleri kıskanmaları neticeleriyle,nifak sokmalar,ara bozmalar,değişik hiziplere ayırmaları eylemleri ve planlı yok edici uygulamalarla,başımıza büyük işler açıp her şeyi arap saçı gibi 40 bin ilmikle bağlanmışcasına,kördüğüm eden,içinden çıkılmayacak bir hale getirip,ürün ve mahsül bol olmasına rağmen rantlarından yararlanamıyorsak buradaki ana neden özüm öz,sahip olduğumuz mülkümüzü kendimiz işlemeyip,taşeron firmaya vermemizdir.Bu uygulamaya yönelmekle hörgüçten yakmaya yani zararına çalıştırmaya başladık.Dedelerimiz kendileri çalışıp,toprağı kendileri işlemişler.Karınları doymuş,mutlu günler geçirmişler.Ölen olmuş yeniden doğanlar herkes karınca kaderince çalışmalarıyla bu mülkten yararlanmış gökyüzünden yağmurların yağdığı karların düştüğü,güneşin tebessümlerinin bol olduğu mevsimleri geçirmişler.Gel ve lakin biz evlatlar çokluğun ve rahatın aynı zamanda fazla rant elde etmenin hırsı ve düşünceleriyle toprağın tüm mülkiyetini taşeronlara kaptırdık.Onlar bizim paralarla kendilerine karaya toprağa hiç basmayacak araç ve gereçler aldılar,havalardan inmiyorlar,helikopterleri uçakları var.Korumaları çoğalttılar bizleri toprağımızın bir km.yakınlarına bile yaklaştırmıyorlar "Anlaşma yaptık biz bu toprakta yapılan anlaşmalar doğrultusunda size hizmetler edecez rantlar kazandıracaz" diyorlar,diyorlar ama bu rantlar artık bizden çıkmış ve bizlere asla yansımamakta.Hukuksal haklarımız var zannıyla hukuğa müracaatlarımızda hiçliklere dönüşmüş.Hukuk;"Yetki vermişsiniz bizim yapacağımız hiç bir hukuki işlem yok" yanıtını veriyor.Otur oturduğun yerde yandım anam türküsü söyle,bağır anır,naralar at,köpekler gibi ulu yapılacak bizlere yarar sağlayacak zuhur eden hiç bir şey yok,tüm çabalarımız ve uğraşlarımız beyhude ve sonuçsuz yani boşu boşuna.Tek tesellimiz yapılan antlaşmaların biteceği sürenin bir an evvel gelmesi ve bizim o eski rahat kendi göbeğimizi kendimizin kesebileceğimiz günlere geri dönme düşüncelerimiz ama o zamana kadar tarlanın komple elimizden gidip gitmeyeceği üzerinde bir garantimiz yok.Bu ikilemin yarattığı korku ve şüpheyle antlaşmanın biteceği günün tarihini beklemekteyiz.Allah bize acısın hür irademizle kontrol edip çalıştırdığımız ata yadigarı mülkümüzü elimizden hin oğlu hinlik taşıyan insanlara kaptırdık.İnşallah  mülkümüzü kazanırızda daha evvel gurbetlere giden oralarda zor şartlar altında para ve gelecek aramaya çalışan evvelki vatandaşlarımızın yaşadığı durumlara düşmeyiz.Amin amin binlerce kez amin..21/Aralık-2021 Şerafettin Sorkun/Anamur'dan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...