Ana içeriğe atla

HAKSIZ KAZANÇ


     Kişilerin edindikleri meslek ve statülerle,elde ettikleri servetler milletindir.Bu kişilerden ve mirasçılarından hesap sorulup,konumları ne olursa olsun,ellerinden alınıp,millete geri verilmelidir.Zaman aşımı şu bu vs.gerekçeleri geçersiz kılıp,bunlar için geriye yönelik hesap sorma reformu başlatılarak,Dünya'nın neresinde olursa olsun bütün mnalları,mülkleri,edinimleri araştırılıp,bunlara el konulmalıdır.Milletvekilleri halkın vekilleri olmaktan çıkıp,halkın yararına hiçbir önerge vermemektedirler.Muhalefet partilerinin mecliste önergeler vermesi gerekir.Gelin bunu gündeme oturtup siyasi partileri buna zorlayalım.Geriye dönük Özal'lardan,Çiller'lerden,Apdullah Güllerden,Yılmazlar'dan(mesut-turgut)Cavit Çağlar'lardan,Kemal Unakıtan'lardan,kendileri ölmüşse kan bağları olanlardan yani tüm siyasetle uğraşmış Melih Gökçek vs. belediye başkanları da dahil herkeslerden mal beyanları isteminde bulunup gerçek servetlerini ortaya çıkaralım.Sakın bu kişileri çalıyorlar,çaldılar anlamında bir niteleme yaptığım görüşü taşınmasın.Onlarında memnun olacakları bu servet beyanları ve nerden buldun yasası ülkemizdeki şeffaflık açısından zan altındaki çoğu siyasetçilerimizde rahatlatacaktır.Din siyaset yapımızda bazı sahtekar,siyasetten kendisine rant elde etmeye çalışan bazı kötü zihniyetli,halkın kötü niyetli olduğunu bilmeziye seçtiği kişilerce devamlı angarya olarak kullanılmakta ve bu kişiler ne yazıkki maalesef yüce dinimizi kendi çıkarlarına alet etmektedirler.Siyasete tek bir yüzükle başladığını söyleyen zati muhterem en büyük siyatasetcimiz ve çocuklarıda dahil,siyasete kıyısından,köşesinden bulaşmış,devlet kurumlarımızda yetki ve ünvanlar sahiplenmiş herkeslerin maaşlarının haricinde meydana getirilen dudak uçuklatan servetlerinin araştırılması ve elde edilmiş haksız kazançlar sağlanmışsa,bu haksız kazançlarının millete geri iade edilmesi için halk olarak seferberlik başlatalım.İnanın müfettişler kuruş kuruş haksız kazançları tesbit ederler.Bırakalım artık yok milliyetçilik,yok din iman bütünlüğü kavramlarına dayalı suçlamaları ve siyaset sarmallarını.Hepimizin bu imkanları bol coğrafyada karınları doysun,yüzleri gülsün,herkes çorlarıyla,çocuklarıyla şu süresi belli fani Dünya'da rahat,müreffeh bir yaşam sürsün.Bir siyasetçi yada üst düzey devlet yetkilisi ölüyor,dudak uçuklatan serveti çıkıyor.Ölüm hak,miras helal denilip,onun çocukları milletin bu paralarıyla saltanat sürecekler,milletse aç.Arkadaşlar halk olarak günlerce gündemimiz bu olsun."HAKSIZ KAZANÇ" 13/Temmuz-2024 Şerafettin Sorkun/Konya'dan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...