Ana içeriğe atla

19 MAYIS 1919 KURTULUŞ HAREKETİ

   


      
Bu gün 19/Mayıs-.....Bundan tam 1 asır evvel hayatlarda olmayan atalarımızın genlerinde yıkılmış bitmiş bir imparatorluğun parçalanışına,asil bir Türk evladının ülkenin işgal edilişine dayanamayıp baş kaldırısını yaptığı zamanlarda hayatlarda değildik.Bu başkıldırı olmasa,bu vapur Bandırma'dan yola çıkıp Karadeniz'e doğru yol almasa genlerinde bizleri taşıyan atalarımız düşman işgaline uğrayan Anadolu topraklarımızda kurşunlara dizilip öldürülecekler ve şu anda hayatlarımızda olmayacaktık.O günleri tarih kitaplarından öğreniyoruz.Hani bir fesli vardıya kaçak saraylarda birilerinin himayesinde dizlerinin dibinde bol keseden milletin kazancından yeyip duran.Halk bir lokma ekmek bulamazken o kuş sütü eksik olmayan sofralarda cumhuriyetin nimetlerinin tam göbeğinin ortalarında boğazıyla,gövdesiyle,kıçıyla saltanatlar sürdü.Tanıyamadınız..Biraz daha ipi ucu vereyim."KEŞKE YUNAN ANADOLUYU İŞGAL ETSEDE DİNİMİZİ RAHATÇA YAPABİLSEYDİK"diyen deyyus.İşte bu deyyus Anadolu'nun işgaliyle hamile kadınların karınlarının süngülerle deşilip öldürüldüklerini,genç kızlarımıza yunan askerleri tarafından tecavüzler edildiğini,beşikteki bebelerin yine süngülerle öldürüldüğünü,genç yaşlı ayırım yapılmadan tüm erkeklerin sıralar halinde kurşuna dizildiğini çok iyi bilmekteydi.Ölüsü kandilli deyyus yine bilmekteydiki Cumhuriyetle birlikte 1924 senesinde halifelik kaldırılmayıp DİN diyanet gibi bir kuruma dönüştürülmeseydi DİN bu günkü gibi özgür,hür iradeyle inancı olanlar tarafından bağımsız yapılır bir hüviyet kazanamayacak,kerbela olayında yaşanılan vahşetle birlikte devam eden emevi zihniyeti ve anlayışının meydana getirdiği o günkü sulta sahibinin uyguladığı yoz şekliyle devam edecek vatandaşlarda afyon yutmuşcasına ninni beşik yapılıp uyutulacaktı.Büyük Atatürk laiklikle bir denge ve balans ayarı yapmasına rağmen ne yazıkki siyaset yapılarından bazıları ellerine geçirdikleri devlet imkanlarıyla bu maneviyatımızı emevi zihniyetine sokarak yeni baştan sömürüye dönüştürmüştür.Lafı uzatmayalım.O gün 19/Mayıs-1919 senesinde yanında 3-5 arkadaşıyla hatta bazı emperyalist güçlerin vapurun nerelerden geçeceğini ve oralarda pusular kurularak bu kurtuluşa ilk hamle olan gidişatı yok edileceği bilgilerininde istihbarat edilmesiyle bazı gizli koylara çekilerek aç susuz günlerce saklana saklana,gecenin belirli zula olarak düşünülen saatlerinde cesur,ne yaptıklarının bilincinde,karanlık gecelerde sine sine yol alınarak kurtuluşumuzun,varoluşumuzun bu günlere kadar getirilişi büyük kurtarıcımız,gerçek Baş Komutanımız tarafından başlatılıp Samsun'a çıkılmıştır.Bu kara bağırlı,sinesinde her daim hançerler olan,düşman ve alçakların hiç eksilmediği güzel coğrafyamız,yine çakalların işgali altında.Bu çakallar camiyle,namazla,oruçla,duayla,kafalarına cüppeler geçirip sakallar bırakarak halkı kandırarak güzel yurdumuzu hiziplere,ayrıştırmalara sokup,vatandaşlarımıza fesat ve fitne tohumları aşılamaya ve saçmaya devam etmektedirler.Elbet bu böyle devam etmeyecektir.Nesiller boyu ecdadımız şanlı tarihler yazıp hiç bir baskı ve mezalime boyun eğmeyip bağımsızlığını kazanmış,ulus devlet niteliğini taşımıştır.Büyük Atamızında söylediği gibi Türk Devleti şeyhler,müridler,tarikatlar,hokkabazlar,yamyamlar topluluğu değil,kadınıyla,kızıyla,yaşlısıyla,genciyle damarlarında asil Türk kanı taşıyan Türk oğlu Türk topluluğudur.Anadolu coğrafyası Türk milletinin damarlarında Türk kanı taşıyan ve Türk olduğuna inananların vatanıdır.Yaşasın Türk Milletinin kurtuluşunun ilk adımı olan 19/Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı.Türk milletinin bayramı kutlu olsun....Şerafettin Sorkun/Konya'dan 19/Mayıs-2025

      

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...