Ana içeriğe atla

TOZALI GELİN VEFAT ETTİ


   
Dağlarca çok sevgiler.Dereler ırmaklar misali akar gider gönüllerden gönüllere.Sahiplenmişlik yoksa,yitmiştir,batık olur,atık kalır,diplerdeki derinliklerde.Sevgilere ısınamadan,sevgileri yüreklere sığdıramadan hiçmi hiçine ömürler heba edilir.Hepsi gerilerde özlemleriniz olarak beklentiler içinde usunuzda yer işgal eder ama geçen günler öyle bir şeylerin olmadığı gerçeğini ayaklarınız yerlere basmıscasına size hissettirir.Biz,siz,sen,ben,o,şu,bu,onlar,şunlar,bunlar olarak bazı şeyleri anlamak istemez ve görmezden geliriz.Bu gün hayatımdan bir yıldız kayıp gökyüzünün boşluklarına doğru uçup gitti.Anam 23 gündür Konya Başkent Hastanesinde yoğun bakımda yatarken Anamın ufağı,benim Tozalı Gelinim Havva Teyzem Anamın haberi olmadan,o onun yoğun bakımlarda olduğunu bilmeden bir birlerden habersiz ebediyete uçtu gitti.Oğlu kızı yeğenleri hepten bizler onu çok sevdiği köyü Bozkır/Sandı da toprağa verdik.Er yada geç beklenen gün çok çabuk geliyor ve zaman yavaş yavaş akıp giderken senden benden hepimizden bir daha vermemecesine çok şeyler alıyor.Sandı hayatımın en güzel evrelerini yaşadığım güzel beldem.Bozkır'a Konya'dan inip buradan da tepeleri aşıverip varmamla birlikte tüm bedenimin sükunete eriştiğini hissettiğim köy.Orada yağmurlarda ıslandım,tozlu yollarında koştum çocukluğumun en güzel unutamadığım hatıralarını hep bu köyde yaşadım,kırlarında keşiklerle kuzular,koyunlar güttüm,kır armutları altında onları dinlentiye aldım.Doyabildimmi?Ne havasına ne suyuna ne burada yaşayan sevdiklerime asla doyamadım ve her gelişimde içimde sevgisiyle taşan heyecanları hissettim.Benim tozalı gelinim teyzem kentlere gitmeleriyle sevememişti kentleri,kentlerde geçen yaşamını.Çocuklarına bana Sandı'da bir yer yapın diyordu.Bu isteğine karşılık yapalım deniliyordu.Belkide avutuluyordu ama olsun,o demeler bile Sandı özlemine bir nebze bir umut,bu verilen vaadle bir bekleyiş oluyordu.Bu gün o özlemi onu doğduğu,tarlalarında ekinler işlediği,bağlarında gezdiği,tozlu yollarında genç kızlığını yaşadığı topraklara geri getirdi.Düşünüyordumki artık dinip nihayet oluyordu tüm özlemleri,hasretleri son bulmuş çok sevdiği Sandı'sına kavuşmuştu.Sandukaya alınmış taa İstanbul'dan doğduğu ilk gözlerini açtığı evine,genç kızlık evrelerini yaşadığı köyüne kefenene sarılmış gözleri kapalı getirilmişti.Kefeni açıp son kez yüzünü gördüm.İçimden bir şeyler aktı gitti.Tozalı Gelinime hiç gelinlik giymek nasip olmamıştı. ölümüyle beyaz kefeni son gelinliği oldu,Salası verildi cenaze namazı kılındı,namazdan sonra musalla taşından tabutu alınıp Seydişehir-Bozkır şose yolu altındaki mezarlığa doğru yol alındı.Mezarlıkta önceden kazılan çukurun özel bölümüne yerleştirildi küreklerle topraklar atılıp  açılan çukur çabucak kapatılıp örtüldü.Örtülen toprak öbeğine bakılı kaldım.Tozalı Gelin kayboldu.Güle güle sevgili Teyzem,güle güle Tozalı Gelinim.Bir gün yok olup gidiliyor.Benlikler yok oluyor,bedenler çürüyor veren toprak herşeyi emanet tutuları tekrar geri alıyor.Adımlar atıp mesafeler katettiğimizi sanıyoruz,ardımıza bakıyoruz bir arpa boyu alınan yol yok.Tanrının yeryüzüne serpiştirdiği oyuncaklarıyız.Akrabalarımla köyde bir süre vakit geçirdikten sonra Akkise güzergahı üzerinden Konya'ya geri dönüyorum..26/Kasım-2017 Şerafettin Sorkun/Sandı Köyü/Bozkır                                                                                                                                                                                                                           






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SELMA GÜNERİ ve LAYIK GÖRÜLEN ONUR ÖDÜLÜ

Bir şarkı dinlersiniz geçmiş yıllarınızı hatırlatan.O şarkıyla hatırasını yaşayacağınız,tekrar bulacağınızı sandığınız sokaklar yok olmuştur.Şükran Ay'ın her şarkısı Kozan sokaklarını ve sinemalarını gözümde canlandırır.Anılarımı gömdüğüm o kentte belediye otobüsleri ve uzak semtlere gidilen dolmuşlar yoktu o zamanlar.Her yerlere yayan gider,günün yorgunluklarına rağmen hayatımızda olmazsa olmaz olan sinemaların gece matinelerinden de kalmaz muhakkak her akşam sinemaya gider,paramız olmazda giremezsek,yazlık sinemaların apörlelerinden çın çın etrafa yayılan filmin müziklerini ve sesini film bitesiye kadar dinlerdik.Bu tarz biz çocuklar için bir takılma biçimiydi.Seviyorduk sinemaları,film yıldızlarını.Onların bizim dünyamızda farklı ve ayrı bir yerleri vardı.Kozan yaz geceleri yazlık sinemalarla güzeldi.Zaman ne kötü bir mevhum bütün değerler bir bir yok oldu.Selma Güneri'nin Konya/Çumra'da seyrettiğimiz filmlerinde yeni bir yüz olarak karşımıza çıkıvermesi,bizden biri...

YAŞADIKÇA

    İnanılmaz doğal güzelliklerin olduğu ağaçlar,dağlar,göller,baharla birlikte yeşeren otların yanı sıra ufukların göğe değiverecekmiş gibi göz eriminize ulaşan,gün batımlarının akşamlara dönüşen zamanları.Kulaklarınızda çın çın pervasızca eksilmeksizin süren ağustos böcekleri ötüşlerine,gökyüzünde  parıldayarak ışıklar saçan yıldızlarda dahil aklınıza gelen gelebilen bir çok güzelliklere,kapalı kapılar ardında kalınan şu günlerde özlemler duyuyorsunuz.Artan nüfuslar,mülteci adı altında ülkeye sokulan ne oldukları belirsiz insan tiplemeleri,evlerde odalarda duvarlar arasında eşyalarla birlikte sıkılmışlıklar sizi bu düşüncelere,doğaya tam teslimiyetlere itiyor.Virüs gösterdiki,aniden çepeçevre baskınlar yaparcasına bizleri sarıvermesi kendimizi hiç yaşamamış gibi hissettirdi.Sanki o kadar yılları bizler eksiltmedik,sanki üzerimizden mevsimler hiç geçmedi,kaç kez geçen sonbaharları,sonbaharlardaki yaprak dökümlerini biz hiç görmedik?.Hiç bitmeyen işlerimizin olduğunu sanı...

DOLU DOLU SEVGİLERİM

     Kendimi çok seviyorum,seviyorumki yaşamı;kendime olan tutkum ve ihtirasımla daha bir başka algılarıma düşürüp,ömrün süren her katresinden ayrı bir zevk duyuyor,mutluluğuma mutluluklar katıyorum.Böyle hazlar alarak meydana gelen oluşum,gezegeni sevmemi gerektiriyor.Yer kürede canlılar var,yaşamın her biri ayrı ayrı renk katıcı  tamamlayıcıları.Onlar olmazsa her şey anlamsız ve varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değil.Ya bizler,biz insanlar?.Bizler sizler yani hepimiz,bazılarımız ne düşünür sek düşünelim,nasıl eleştiriler yaparsak yapalım çok harika varlıklarız.Duygularımız var,bu duyguların meydana getirdiği arzularımız,isteklerimiz hatta ve hatta gözyaşları döküp hüzünlenmelerimiz.Ağlamak kadınlara nasıl yakışır.Hüzünlenip gözyaşları dökerken ne kadar güzeller..An olur ağlamalara bile özlemler duyup,köşe bir yere çekilip gözyaşları döktüğümüz zamanlar azmıdır?.Dram filmlerini,acıklı romanları,hüzünleri sevdiğimizden okumaz veya seyretmezmiyiz?.Özlem,hasret dolu...