Gökyüzünün hiç sönmeyen yıldızlarının çokluğuna bakarak,usumda bin bir çeşit hayaller üreterek geceler yaşadığım yazlar geçirdim o kentte.Sonyaz mahallemizden aşağı,çarşıya doğru inerken,bahçelerde;laleler,menekşeler,zambaklar,bahçelerin duvarlarında sarmaşık güller ve erguvan çiçekleriyle bezenirdi tüm Bozkır.Komşuluklarımız tutku doluydu,demlenmiş çaylar misali koyumu koyu.Dostluklar vardı ve biz yaşadık her an,her daim,istenen,beraberce zamanlar geçirilen.Böyleydi köyümden 15 km.kadar uzaklıktaki kazamız Bozkır/Sonyaz mahallemize taşınmamızla sıra sıra evlerde komşuluklarımız.Ne severdik çocuk yüreklerimizle ilk kurduğumuz arkadaşlıkları.Sabahın körlerinde gün doğumu güneş in çavışıyla (Doğuşu) evden çıkar,bir birlerimizin evlerinin kapılarını çalardık ve sorardık kapıyı açanlara rahatça oyun oynayacağımız arkadaşlarımızı "Ali,Hasan,Mustafa evdemi" diye.Sıcacık gülüşlü Anneler Babalar kapılarda "Oo misafirimiz ağır,bizde kahvaltıya yeni başladık buyu...